Psikoloji Çalışmaları; 2020;40(2):317-333
Freud ve Lacan’ın Psikanalitik Kuramlarında Yastan Ayrışan Melankolik Özne
Aözkan, S Baltacı
Bülent Ecevit Üniversitesi, Zonguldak
Freud’un Yas ve Melankoli isimli yazısı ile ortaya çıkan iki kavramdan biri olarak
yas (mourning) sıklıkla araştırmalara konu olmuşken melankoli (melancholia)
kavramı pek çalışılmamıştır. Alan yazında bu konuya az değinilmesinin yanı
sıra melankoli kimi zaman bir kişilik örüntüsü, kimi zaman depresif bir duygu
durum, kimi zaman ise psikotik bir yapı olarak belirsiz bir tanımlamada kalmıştır.
Buradan yola çıkılarak bu çalışmada Freud’un ve onun yazını üzerine yeniden
çalışan Lacan’ın yas ve melankoli hakkındaki çalışmaları karşılaştırmalı olarak
incelenmiştir. Buna göre, Freud yas ve melankoliyi yatırım yapılan nesnenin
kaybı üzerinden benzeştirmekte iken; yasın kayba verilen olağan bir tepki,
melankolinin ise olağandışı bir pozisyon olduğundan söz etmektedir. Freud’un
yas ve melankolinin kayıp nesne açısından benzer ancak işleyiş süreçleri
açısından farklılaştığı görüşünün üzerine Lacan bu iki kavramı Sembolik,
İmgesel ve Gerçek‘i içeren üçlü model kapsamında ele almaktadır. Lacan’ın bu
kavramsallaştırmasında yas bir süreç olarak ritüeller ya da merasimler aracılığıyla
özneyi simgesel düzene bağlamaktadır. Bu simgeselleştirme sürecinden
geç(e)meyen özne ise Gerçek ile baş başa kalarak jouissance içinde kalan bir
melankoli halindedir. Bu yazıda, bahsedilen teorik incelemenin ardından bazı
klinik uygulama ve araştırma örneklerine yer verilmiştir. Buradan yola çıkarak
melankoli halinde kişinin kastrasyondan kaçışa doğru hamle olarak aldığı bir
konumu sürdürürken acı içinde olduğu ve bu acıdan çıkmanın yolunun ise ancak
simgesel bir çalışma ile mümkün olduğu düşünülmektedir. Bununla beraber,
melankolinin farklı özne yapılanmalarındaki görünümlerinin günümüz değişen
kültürel yapısı ile beraber çalışılması önemlidir. Sonuç olarak, melankolinin dil
aracılığı ile nasıl ifade edildiğinin ve kişinin özne yapılanmasındaki temel defans
mekanizması ile ilişkisinin analitik bir çalışma içinde merkezi noktayı belirlediği
düşünülmektedir.
The Melancholic Subject Differentiated from Mourning in the Psychoanalytic Theories of Freud and Lacan
Mourning is one of the two concepts that emerged from Freud's article Mourning and Melancholia and is frequently
subjected to research. However the concept of melancholia is studied less. Furthermore, melancholia remains in an
ambiguous position: sometimes it is attributed to a person's personality pattern and sometimes to a depressive mood
or even sometimes to a psychotic structure. From this point of view, in this article, the work of Freud and Lacan (who
recontextualized Freud’s literature), on mourning and melancholia are examined comparatively. Accordingly, Freud
expressed that mourning and melancholia are similar in the loss of a loved object and while mourning is an ordinary
response to loss melancholia is an extraordinary position. Faced with Freud's view that mourning and melancholia are
similar in terms of lost object, but differ in terms of their functioning, Lacan reconsidered these two concepts through the
topological structure of Symbolic, Imaginary and Real. In Lacan's conceptualization, mourning as a process connects the
subject to the symbolic order through rituals or ceremonies. The subject who does not/cannot pass beyond this process
is stuck in jouissance staying alone with Real in melancholia. In this recent article, several clinical practice and research
examples are included following the theoretical examination. Based on this, it is thought that in a state of melancholia,
the person is in pain while maintaining a position that one takes as a move from castration to escape and that the way
out of this pain is only possible with a symbolic study. However, it is important to study the appearance of melancholia
in different subject formations together with today's changing cultural background. As a result, it is thought that how
melancholia is expressed in language and its relationship with the defense mechanism related to subject formation of the
individual determines the central point in an analytical study