Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi; 2013;26(1):55-64
Çocukluk çağı cinsel istismarı: Mağdur ve sanık açısından çok yönlü bakış
Ç Bilginer, ST Hesapçıoğlu, S Kandil
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Trabzon
Amaç: Bu çalışmada çocuğun cinsel istismarı eylemi, mağdur ve sanık konumundaki çocuklar açısından
incelemeye alınmış, olguların sosyo-demografik verileri (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, aile durumu v.b.), başvuru
sebepleri, tanıları ve rapor sonuçları ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir.
Yöntem: Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniği’ne, 1 Ocak 2008 ve
31 Aralık 2010 tarihleri arasında başvurmuş tüm çocuk-ergenlerin, çocuk psikiyatrisi kişisel kartları geriye dönük
taranmıştır. Adli yol ile başvurmuş ya da değerlendirme sonucunda cinsel istismar eyleminin mağduru veya
sanığı olduğu ortaya çıkmış olguların verileri SPSS 13.0’a girilerek gerekli istatistikler uygulanmıştır.
Bulgular: Toplam 118 olgunun %88.1’i (n=104) mağdur, %11.8’i ise (n=14) sanık konumundaki çocuk-ergenlerden
oluşmuştur. Mağdurların yaş ortalaması 10.8±3.3 olup, 82’si (%78.8) kız, 22’si (%21.2) erkek iken, sanıkların yaş
ortalaması 14.3±1.0 olup, tamamının (%100) erkeklerden oluştuğu görülmüştür. Kızlar arasında en sık maruz
kalınan cinsel istismar eyleminin %48.8 (n=40) ile “doğrudan veya kıyafet üstünden okşanma”, erkekler arasında
ise %59.1 ile (n=13) “anal-genital temas” olduğu saptanmıştır. Mağdur olan çocuk-ergenler arasında en çok olgu
12 yaş ve üstü grupta belirlenmiş, bu grupta en sık majör depresif bozukluk (%30.2) tanısının konulduğu ve yine
madde kullanımının görüldüğü tek grubun bu olduğu tespit edilmiştir. Sanıklara yönelik hazırlanan adli raporlarda
ise, olguların %85.8 oranında işlediği suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algıladığı bildirilmiştir.
Sonuç: Çocuk cinsel istismarı önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kısa ve uzun dönemde ortaya çıkabilecek
sonuçları ele alındığında, psikososyal ve hukuksal açıdan ciddi bir suçtur. Hedefimiz, cinsel istismar eyleminin
ardından yapılacak etkin tedavinin yanı sıra, bu tür olayların gerçekleşmesini engellemek olmalıdır. Bu açıdan,
çocukların ve ailelerin cinsel istismar konusunda daha ayrıntılı bilgilendirilecekleri; hekimlerin, milli eğitimin,
adalet birimlerinin ve medyanın katkıda bulunacakları yeni programların oluşturulması önemli görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Çocuk, ergen, cinsel istismar, çocuk suçluluğu
Sexual abuse in childhood: a multi-dimentional look from the view point of victims and perpetrators
Objective: In this study, sexual abuse was investigated in the case of the children who were criminals or
victims. Sociodemographic characteristics (age, gender, educational level, family background, etc.), reasons
of referral, diagnoses and report results were evaluated particularly.
Methods: Personal files of all of the children-adolescents who were referred to Karadeniz Technical
University Medical Faculty Child and Adolescent’s Psychiatry Outpatient Clinic between January 1, 2008 and
December 31, 2010 have been examined retrospectively. Data of the cases sent by legal authorities or
detected as the victim or defendant of a sexual abuse event after psychiatric evaluation were analyzed by
using SPSS 13.0 and required statistics were applied.
Results: There were 118 cases in total; 88.1% (n=104) were victims and 11.8% (n=14) were defendants. Average
age of victims was 10.8±3.3 and 82 of them (78.8%) were girl and 22 of them (21.2%) were boy. On the other
hand, average age of the defendants was 14.3±1.0 and all defendants were boys (100%). It was found that
the most frequent (48.8%) sexual abuse type in girls was stroking directly or over clothes (n=40) while in
boys it was anal-genital contact (59.1%, n=13). Among victim children and adolescents, most of the cases
were 12 years old or older. Also in this group, depressive disorder was the most common diagnosis (30.2%)
and this was the only group with drug users. According to the forensic reports of the defendants, 85.8% of
all perpetrators had mental competency.
Conclusion: Children’s sexual abuse is an important public health issue. When the long and short terms
results are considered, it is a serious crime both legally and psychosocially. Our aim should be effective
treatment after abuse and at the same time, preventing that kind of incidents. In this regard, it is proposed
that some programs which inform children and their families about sexual abuse in more details must be
developed with contributions of physicians, judicial departments, ministry of education and media.
Key words: Child, adolescent, sexual abuse, juvenile delinquency