Psinema: Sinema ve Psikoloji Dergisi; 2009;(9):13-14
Meçhulden geleni gene meçhule gönderdik
F Gençöz
ODTÜ Psikoloji Bölümü
Bir elektronik postayla başladı tanışıklığımız. O İstanbul'daydı, ben Ankara'da.
Aramızdaki somut mesafe bizi uzak tutmaya yetmedi. Yazışmalar ve birbirimize
gönderdiğimiz paketlerle hızlı ilerledi tanışıklığımız. Ancak o seviyede de kaldı. Birbirini
görmeyen fakat bilgi birikimine dayalı amaçlarını yazışmalarla karşıya tanıtmaya ve
paylaşmaya çalışan iki kişi ne kadar beraber olabilirlerse bizimki de o kadar bir
beraberlikti. Sonra Facebook'da duydum kayıp haberini. İlk önce birisi hesabına girip
kötü bir şaka yapıyor diye düşündüm. Ancak çevresinden gelen mesajlar durumu
doğrulayınca olanı anlamaya çalıştım. Aldığım haberi önce inkâr etmiştim ardından
gerçekler beni zorlayınca çok üzülmüştüm ancak neden üzüldüğüme de tam bir anlam
verememiştim. Kendisini hayattayken hiç görmediğim Ender Bey, bende elbette
zihnimde oluşan imajlarda yaşıyordu. Haliyle bu imajlar bugün de varlar. O halde
bendeki üzüntü neden oluşmuştu? Kendisiyle bazen aylar boyu hiç yazışmadığımız
olurdu. O dönemlerde bende oluşmayan üzüntü neden şimdi var? Bunları düşünürken,
Ender Bey'i n bende yaşattığı durumu kendimden çıkıp 3. bir kişi gözüyle anlamaya,
analiz etmeye çalışırken Ender Beyden uzaklaştığımı hissedip olan şeyi olduğu gibi
yaşamayı istedim. İşte bunlar, meçhulden gelip tekrar meçhule giden sonra beni de benle
bırakan Ender Beyin yaşattıkları.