Bipolar bozukluk, belirgin duygudurum dalgalanmaları, depresyon ve mani ataklarıyla giden bir duygudurum bozukluğudur. Yirminci yüzyılın ortalarına dek bipolar bozukluğun (o zamanki adıyla manik depresif bozukluk) tekrarlayan unipolar depresyonda dahil olmak üzere birçok psikopatolojiyle benzeştiği, onları kapsadığı düşünülmekteydi. Bu dönemden sonra, bipolar bozukluk sürecinde görülen depresyonla, unipolar depresyon arasında önemli farklılıkların olduğu belirlenmiştir . -

Depresyon bipolar bozukluk hastalık sürecinde en sık ve uzun süre gözlenen tablo olmasına karşın, bipolar bozukluk tanısı koyabilmek için hastanın en az bir manik ya da hipomanik atak geçirmesi gerekmektedir (8). Hastanın geçirmiş olduğu hipomanik ya da manik atağın atlanması ya da bildirilmemesi durumlarında bipolar depresyon tanısını koymak güçleşmektedir. Bipolar depresyon tanısının zamanında doğru bir biçimde konamaması, klinik uygulamada birçok bipolar depresyon hastasının unipolar depresyon tanısı almasına ve bu tanıya göre tedavi gören kimi hastalarda antidepresanlara bağlı manik kayma ya da hızlı döngülük gibi ciddi sonuçlara yol açabilmektedir.

Bu tür önemli sorunlara yol açmasına karşın son yıllara değin bipolar bozukluk ile ilgili çalışmaların büyük bir kısmı akut mani ve bu dönemin tedavisi ve yönetimi üzerine odaklanmış, bipolar depresyonla ilgili az sayıda çalışma yapılmıştır . Bipolar depresyona yönelik çalışmaların hız kazanması ise ancak son dönemde bir antipsikotik ilacın bipolar depresyon tedavisinde onay almasına rastlamıştır. Bipolar bozukluk hastalarının depresyon dönemlerinde daha çok sıkıntı ve acı yaşadıkları, özkıyım oranlarının daha yüksek olduğu, ve yaşam kalitelerinin daha çok bozulduğu düşünüldüğünde, bipolar depresyona yıllarca odaklanılmamasının neden olduğu kayıplar tahmin edilebilir.

Bu yazıda genel olarak bipolar depresyonun tanımı, fenomenolojisi üzerinde özellikle unipolar depresyonla ayrımı yapılarak durulmaya çalışılmıştır.