Çocuk ve Gençlik Ruh Sa?ly?y Dergisi; 2024;31(3):198-204
Kendine Zarar Verici Davranışı Olan Ergen Adli Olguların Sosyodemografik ve Klinik Özelliklerinin Değerlendirilmesi
Atabey S, Manav Diril RG, Eren R, Gürbüz Özgür B, Aksu H
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın
Amaç: İntihar amaçlı olmayan kendine zarar verme davranışının (KZVD) ergenlerde yaygınlığı son yıllarda dünya genelinde giderek artmaktadır. KZVD’nin istismara uğrayan ve suça sürüklenen çocuk ve ergenlerde daha yaygın olduğu tespit edilmiş olup bu davranışı gösteren ergenlerin klinik özellikleri üzerine kısıtlı sayıda çalışma vardır. Bu çalışmanın amacı adli olarak başvuran ergenlerin KZVD olan ve olmayan gruplarının klinik özelliklerini ve sosyodemografik verilerini karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bir üniversite hastanesi çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine adli rapor için yönlendirilen ergen olguların arşiv dosyaları geriye dönük olarak incelenmiştir. Hastaların sosyodemografik özellikleri, adli başvuru türü, kurum bakımında kalma durumu, tekrarlayan suç öyküsü, KZVD’nin olup olmadığı, sigara-alkol-madde (SAM) kullanımı, intihar girişimi, çocuklarda anksiyete bozukluklarını tarama ölçeği ve çocukluk depresyonu derecelendirme ölçeği (ÇDÖ) puanları ve psikiyatrik tanıları değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 322 hastanın %59,6’sı erkektir. Olguların %6,2’sinde (n=20) KZVD bulunmaktadır. Adli olay öncesi KZVD girişimleri KZVD grubunun %70’inde saptanmıştır. KZVD olan ve olmayan gruplar arasında kız cinsiyet, SAM kullanımı, suça sürüklenen çocuk, cinsel istismar mağduru olma ve intihar girişiminin anlamlı farklılığa sebep olduğu saptanmış olup cinsel istismar mağduru olmak ve intihar girişimi öyküsü bağımsız olarak KZVD ile ilişkili risk faktörü olarak bulunmuştur. KZVD’si olan grupta ÇDÖ puan ortalamaları istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksektir. Sonuç: Klinik pratikte KZVD ile başvuran olgularda olası bir suça sürüklenme ve suç mağduru olma akılda tutulmalıdır. Riskli ergenlerin takip edilmesi, uygun tedaviye, destek ve rehabilitasyon programlarına alınması, SAM kullanımını önlemeye yönelik programlara dahil edilmesi yolu ile adli süreç yaşama riski azaltılabilir.
Evaluation of Sociodemographic and Clinical Features of Adolescent Forensic Cases with Self-injurious Behavior
Objectives: The prevalence of non-suicidal self-injurious behavior (NSSI) among adolescents has been increasing globally in recent years. It has been established that NSSIs are more common in children and adolescents who have experienced abuse and delinquency; however, there are limited studies on the clinical characteristics of adolescents who exhibit this behavior. This study aimed to compare adolescents’ clinical features and sociodemographic data with and without NSSI. Materials and Methods: We retrospectively reviewed the forensic records of adolescents referred to the university hospital's child and adolescent psychiatry outpatient clinic. Sociodemographic characteristics, type of forensic referral, institutional care history, recurrent crime involvement, presence of NSSI, cigarette-alcohol-substance (CAS) use, suicide attempts, scores on the Screening for Child Anxiety-Related Emotional Disorders Scale and Children’s Depression Inventory (CDI), and psychiatric diagnoses were evaluated. Results: Among the 322 patients, 59.6% were male. NSSI was present in 6.2% (n=20) of the cases. NSSI interventions before forensic referral were observed in 70% of the NSSI group. Significant differences were found between groups with and without NSSI in terms of female gender, CAS use, juvenile delinquency, sexual abuse victimization, and suicide attempts. Being a victim of sexual abuse and having a history of suicide attempts were independently identified as risk factors associated with NSSI. The mean CDI score was significantly higher in the NSSI group. Conclusion: In clinical practice, considering the possibility of juvenile delinquency and victimization among patients with NSSI. The risk of legal involvement can be mitigated by closely monitoring high-risk adolescents, providing them with appropriate treatment, support, and rehabilitation programs, and incorporating them into initiatives aimed at preventing CAS.