Son yıllarda psikofarmakolojik tedavilerde elde edilen başarı ve nörolojik bilimlerdeki ilerleme biyolojik psikiyatri alanındaki çalışmaların hızlanmasına neden olmuştur. Buna paralel olarak da duygulanım bozukluklarında birçok nöroanatomik, nörofizyolojik ve nöropsikolojik bozukluk bildirilmiştir.
Biyolojik anormalliklerin ortaya konması karışık ve uzun bir süreçtir. Ortaya konan biyolojik anormalliğin labaratuvar desteği haline dönmesi de ayrı bir işlemdir. Henüz hiçbir biyolojik gösterge (markır) laboratuvar yardımcı olamamıştır. Ancak şu an psikiyatride devam eden araştırma temposu biyolojik göstergelerin gerek tanı, gerek tedavi, gerekse prognoz açısından daha kullanılır hale geleceğine ilişkin umutlarımızı artırmaktadır. Bu yazıda psikiyatri alanında önemli gördüğümüz bazı biyolojik göstergelerden ve labaratuvar yöntemlerden söz etmeye çalışacağız.