Klinik Psikoloji Dergisi; 2023;7(1):1-10
Türk bir anne örnekleminde çocukluk çağı travmaları ve postpartum iyilik hali: Bağlanma- dan aleksitimiye giden yol
Y Kahya, S Uluç
Hacettepe Üniversitesi, Ankara
Çocukluk çağı travmaları, yetişkin bireylerin yakın ilişkilere yönelik güvensiz bağlanma stilleri geliştirmelerine neden olabilmekte ve bu bireyleri duygusal bir sınırlılığa neden olan aleksitimiya özelliklerine yatkın kılabilmektedir. Yeni anne olanlar için ise postpartum (doğum sonrası) döne- min kendisi depresyon, kaygı gibi duygudurum belirtilerinin yüksek olabildiği ve annelerin kendi- lerini annelik rolünde yeterlik açısından sorgulayabildikleri bir dönemdir. Buradan hareketle mev- cut araştırmanın amacı, çocukluk çağı travmaları ve postpartum depresyon, kaygı ile öz-yeterlik arasındaki ilişkide güvensiz bağlanma stillerinin ve aleksitiminin seri aracı rolünü incelemektir. Araştırmaya ilk ve sağlıklı bebeğine sahip olmuş postpartum dönemdeki Türk anneler katılım sağ- lamıştır (N = 63, Ort.yaş = 29.19). Bebekleri bir aylıkken yapılan ev ziyaretinde annelere Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği-Kısa Formu, Annelerin Ebeveynliğe İlişkin Algıladıkları Öz-Yeterlik Öl- çeği, CES-Depresyon Ölçeği, Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri ve Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II verilmiştir. İstatistiksel analizlerde, seri aracı analizi için PROCESS makro kullanıl- mıştır. Bulgular, çocukluk çağı travmaları ve annenin postpartum dönemdeki depresyonu ile kay- gısı arasındaki ilişkide, kaygılı bağlanmanın ve takibinde aleksitiminin seri aracı rolü olduğunu göstermiştir. Diğer yandan, çocukluk çağı travmaları ve annenin postpartum dönemdeki öz-yeter- liği arasındaki ilişki üzerinde güvensiz bağlanma stillerinin ve aleksitiminin seri aracı rolleri an- lamlı olmamıştır. Bunun yerine, annenin postpartum dönemdeki öz-yeterliği üzerinde çocukluk çağı travmalarının doğrudan etkisi anlamlı olmuştur. Bu bulgular, çocukluk çağı travmalarının an- nenin postpartum dönemdeki duygudurum belirtileri ve öz-yeterliği üzerindeki etkilerini ortadan kaldırmak için kaçınıcı yerine kaygılı bağlanmanın ve aleksitiminin müdahale hedefleri olmasını önermektedir. Böylelikle, riskin nesiller-arası aktarımı önlenebilir.
Maternal childhood trauma and postpartum well-being in a Turkish sample: The path from attachment to alexithymia
Childhood traumas predispose adult individuals to develop insecure attachment styles in close re- lationships and alexithymia features causing limitations in emotional capacity. For new mothers, postpartum is a period in itself that may increase mood problems such as depression and anxiety and mothers may question their efficacy in their maternal role. Thus, the purpose of the current research was to examine the relationship between maternal childhood trauma, mood problems, and self-efficacy via serial mediation of insecure attachment styles and alexithymia. A sample of post- partum Turkish mothers with healthy singleton infants (N = 63, Mage = 29.19) participated in the research. Mothers filled out the Childhood Trauma Questionnaire-Short Form, the Perceived Ma- ternal Parenting Self-Efficacy Tool, CES-Depression Scale, the State-Trait Anxiety Inventory, the Experiences in Close Relationships Inventory-II, and the Toronto Alexithymia Scale during a home visit when the infants were one month old. In statistical analyses, the PROCESS macro for serial multiple mediation was applied. The results indicated that the relationship between maternal child- hood trauma and postpartum depression and anxiety was serially mediated by anxious attachment and, in turn, alexithymia. On the other hand, the serial mediator roles of insecure attachment styles and alexithymia on the relationship between maternal childhood trauma and postpartum self-effi- cacy were not significant; rather, the direct effect of maternal childhood trauma on postpartum self- efficacy was significant. Findings suggest anxious, rather than avoidant, attachment, and alexi- thymia as intervention targets to buffer the effects of maternal childhood trauma on postpartum mood problems and self-efficacy, which may consequently prevent the intergenerational transmis- sion of risk.