Addicta: The Turkish Journal on Addictions; 2020;7(3):199-205
Madde Kullanım Bozukluğu Olan Bireylerin Bakım Verenlerinin Duygu, Düşünce ve Deneyimleri
FM Uluyol, K Bademli
Akdeniz University, Antalya, Turkey
Giriş: Madde kullanım bozukluğu sonucunda oluşan olumsuz durumlar, sadece madde bağımlılarının yaşamını değil, onlarla yaşayan aile
üyelerini de pek çok açıdan etkilemektedir. Yapılan çalışmalar bağımlı bireylerin ailelerinin stres veya travma ile ilişkili psikolojik ve
fizyolojik semptom düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum bağımlılık sürecinin aile bireylerinin yaşamında da
önemli değişikliklere yol açmasından kaynaklanmaktadır. Ailede madde bağımlısı bir birey olduğunda aile üyelerinden birisi bakım
veren rolünü üstlenmek zorunda kalmakta ve hastanın bakımı konusunda da çoğunlukla bu yükü taşıyan kişi olmaktadır. Aile üyeleri
madde kullanım bozukluğu olan bireylere kişisel bakımlarına destek olma, finansal yardım sağlama, hastalık belirtileri ile başa çıkma ve tedavinin sürdürülmesi gibi pek çok alanda destek sağlamak zorunda kalabilmektedir. Aynı zamanda ailede madde bağımlısı
bireyin olması, aile yaşamını kişilerarası ilişkiler, sosyal ilişkiler, boş zaman etkinlikleri ve finansal kaynaklar olmak üzere pek çok
açıdan olumsuz yönde etkilemektedir. Aile içinde yaşanan bu zorlukların da boşanmaları, aile içi krizleri, ekonomik kayıpları ve yasal
sorunları arttırdığı belirtilmektedir. Tüm bu olumsuz etkiler nedeniyle madde kullanım bozukluğu olan birey ile yaşayan aileler hem
duygusal hem de maddi açıdan yük yaşamakta, bu durumda aile işlevselliğini bozmaktadır. Dolayısıyla, madde kullanım bozukluğu
olan bireylerin bakım verenlerinin duygu, düşünce ve deneyimlerinin değerlendirilerek gereksinimlerinin belirlenmesi ve bu gereksinimlere yönelik müdahale programlarının uygulanması önemlidir. Ülkemizde madde kullanım bozukluğu hastasına bakım verenlerin
hasta yakını olmaya ilişkin yaşadıkları deneyimler ile ilgili kültüre özgü bilgiler sınırlıdır. Bu nedenle, bu kalitatif çalışmanın amacı
madde kullanım bozukluğu olan bireylerin bakım verenlerinin yaşadıkları duygu, düşünce ve deneyimlerinin incelenmesidir.
Yöntem
Bu doğrultuda kalitatif araştırma yöntemlerinden fenomenolojik (olgubilim) yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, Akdeniz Üniversitesi Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi (AMBAUM)’nde yatan toplam 42 hastanın yakınından oluşmaktadır. Araştırmada amaçlı örneklem yöntemi kullanılmıştır. Örneklem büyüklüğü hesabı yapılmadan, “doygunluk”
noktasına ulaşana kadar veri toplanmaya devam edilmiştir.
Verilerin Toplanması
Araştırmada veri toplama aracı olarak bireysel görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerde yarı yapılandırılmış açık uçlu veri toplama aracı
kullanılmış olup aynı zamanda sosyo-demografik verileri içeren bilgi formu kullanılmıştır. Görüşmeler Akdeniz Üniversitesine bağlı
AMBAUM’daki görüşme odalarında yapılmış ve ses kayıt cihazına kaydedilmiştir.
Verilerin Analizi
Verilerin çözümünde içerik analizi yaklaşımı kullanılmıştır. Yanıtlar başlıklar altında sınıflamalar yapılarak öncelikle bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Analiz sürecinde bakım verenlerin deneyimleri her iki araştırmacı tarafından okunmuştur. Araştırmacılar tarafından ortak fikir birliği oluşturulana kadar tartışılarak analiz edilmiş ve ayrı ayrı kodlanmıştır. Sonrasında, sorulara verilen yanıtlar
tartışılarak, yorumlanarak araştırmacılar tarafından ortak ve anlamlı ifadeler tespit edilmiştir. Katılımcılardan gelen her bir ifadenin
ne anlama geldiği belirlendikten sonra temalar oluşturulmuştur.
Bulgular
Katılımcılarla yapılan görüşmeler sonrasında elde edilen bulgulara göre yaşanılan güçlükler, maddi sorunlar, psikososyal güçlükler ve
çevre ile ilişkide yaşanılan güçlükler şeklinde gruplandırılmıştır. Hasta yakınlarının yaşadığı zorluklarla baş etme durumları incelendiğinde, 3/42’si içinde bulunduğu duruma sabretme, 9/42’si ağlama, 7/42’si dua etme, 7/42’si dışarıya çıkıp dolaşma, 5/42’si kardeş ve akraba
ile konuşma, 2/42’si kendi kendine konuşma, 1/42’si uyuma, 2/42’si eşi ile karşılıklı birbirlerine destek olma, 4/42’si baş edememe, baş
etmek için hiçbir şey yapmama, 1/42’si bahçede çalışıp toprakla uğraşma ve 1/42’si polyanacılık yapma gibi yöntemlere başvurduklarını
ifade etmişlerdir. Hasta yakınlarının gereksinimleri incelendiğinde, çoğunluğunun (12/42) maddi desteğe gereksinim duydukları ortaya
çıkmıştır. Hasta yakınlarının belirttiği diğer gereksinimler; sosyal destek (6/42), psikolojik destek (6/42), hastanede yatarak tedavinin
uzun süreli olması (8/42), tedavi sürecinde kendi hastasına öncelik sağlanması (4/42), hastasının tedaviye uyumlu olması (2/42), 4/42
bakım yükünü paylaşabileceği bir kişinin olması şeklindedir. Hasta yakınlarının yaşadıkları süreci bir şeye benzetmeleri istendiğinde,
metaforların çaresizlik, belirsizlik, soruna yönelik çözüm olmadığına yönelik inancı temsil eden benzetmelerinin ağırlıklı olması bağımlılık
ile ilişkili sorunların sadece hasta için değil bu kişilerin aileleri için de büyük bir stres kaynağı oluşturduğu gözlenmektedir.
Sonuç
Bağımlılık sürecinde yaşanan güçlüklerde hem bağımlı kişilerin hem de bu ailelerin maruz kaldığı ön yargıların önemli rolü olduğu
düşünülmektedir. Madde kullanım bozukluğu olan kişiler pek çok toplumda daha ahlaksız, iradesiz ve benlik değerleri daha düşük olarak algılanmakta ve bu kişilerin suç işleme riski taşıdıklarına yönelik daha çok ön yargılı tutum sergilenmektedir. Bu önyargı bağımlı
kişililerin pek çok alanda zorluk yaşamalarına neden olmaktadır. Benzer şekilde önyargılı tutum ve davranışlar bağımlının ve ailesinin
utanç duymasına ve yakın çevresindeki insanlardan uzaklaşmasına yol açabilmektedir. Sonuç olarak, bulgular beraber değerlendirildiğinde alkol ve madde bağımlılığın tedavisinde sadece hastanın değil, hasta yakınlarının da entegre edildiği programlar daha etkili
tedavilerin geliştirilmesi açısından önemli olacağı düşünülmektedir.
Feelings, Thoughts and Experiences of Caregivers of Individuals with Substance Use Disorder
This qualitative study was carried out to determine the burden of care on Turkish caregivers of patients with substance use disorder. The sample included relatives of 42 patients hospitalized in the Akdeniz University Alcohol and Drug Addiction Research and Application Center. Individual in-depth, open semi-structured interviews were used for data collection. Moreover, demographic questions and an interview guide with questions were also used. According to the results of this study, the following themes were evaluated: difficulties experienced, coping, and needs. The findings showed that substance abuse has adverse consequences and negatively affects both the patients and their relatives in terms of economic, psychological, and social aspects. Furthermore, because of the social stigma of substance abuse, the families receive very limited social support from the environment. This weakens the well-being of the family members and increases intrafamily conflicts. We conclude that ensuring the well-being of the caregivers of patients with substance use disorder is useful in maintaining a successful treatment of addiction. Thus, policymakers should include the relatives of patients with substance use disorder in prevention and intervention programs to increase the effectiveness of the interventions.