Addicta: The Turkish Journal on Addictions; 2020;7(1):29-40
Lise Öğrencilerinde Sosyal İlişkilerin Niteliği ve Akıllı Telefon Bağımlılığı İlişkisinin İncelenmesi
S Alkın, S Bardakcı, T İlhan
Directorate of National Education Tokat, Turkey
Giriş
Araştırmada lise öğrencilerinde sosyal ilişkilerin niteliği ile akıllı telefon bağımlılığı arasındaki nedensel ilişkiler incelenmektedir.
Araştırma keşfedici sıralı karma desende, nitel ve nicel olarak iki aşamada yürütülmüştür. Nitel aşamada, öğrencilerin sosyal ilişkilerin niteliği ve akıllı telefon bağımlılığı ilişkisine yönelik görüşlerini incelemek üzere bir odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiş; nicel
aşamada ise nitel aşamada elde edilen bulgulardan hareketle geliştirilen bir grup soru ve çeşitli ölçme araçlarının işe koşulduğu bir
tarama araştırması yürütülmüştür. Araştırma grubu 11 ve 12. sınıfta öğrenim gören lise öğrencilerinden oluşturulmuştur. Nitel aşamada akıllı telefon kullanım yoğunluğuna göre belirlenen sekiz, nicel aşamada gönüllülük esasına göre seçilen 620 öğrenci yer almıştır.
Nitel aşamada veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen bir görüşme formu; nicel aşamada ise Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeği
Kısa Formu, UCLA Yalnızlık Ölçeği Kısa Formu, Anne Baba Algısı Ölçeği ve Sosyal Öz-Yeterlik Ölçeği aracılığıyla elde edilmiştir.
Nitel veriler üzerinde içerik analizi, nicel veriler üzerinde çoklu doğrusal regresyon analizleri yürütülmüştür. Sonuçlara göre akıllı
telefon bağımlılığı ile yalnızlık, akıllı telefonun çok amaçlı kullanımı, sosyal medya ve yapılacak başka bir işin olmaması durumları
arasında olumlu yönde; anne algısı, baba algısı ve arkadaşlarla nitelikli vakit geçirme durumları arasında ters yönde anlamlı ilişkiler
söz konusudur. Akıllı telefon bağımlılığı üzerindeki varyansa en yüksek katkıyı sosyal medya kullanımı yapmaktadır.
Akıllı telefonların kullanımı, sunduğu imkanlar ile yalnızca arama ve mesajlaşma işlevinin ötesine geçerek son on yılda hızla artmıştır.
Uluslararası Veri Kurumu’na (International Data Corporation, IDC) göre, 2010 yılında dünya çapında 305 milyon akıllı telefon satışı
gerçekleşirken, bu rakam 2017 yılında 1 milyar 994 bin adet olmuştur. Akıllı telefonlar, taşınabilir olması ve internetle bağlantılı
çalışan özellikleri göz önüne alındığında, bağımlılığın tolerans, geri çekilme, günlük aktivitelerin gerçekleştirilmesinin zorluğu ve dürtü
kontrol bozuklukları gibi özelliklerini taşıdığından dolayı yaygın bir sosyal problem olma ihtimaline sahiptir.
Alanyazın taramalarında yalnızlık, sosyal öz-yeterlik, aile ilişkileri gibi değişkenlerin akıllı telefon kullanımını etkileyen unsurlar
olduğuna dair çalışmalara rastlanmıştır. Birey, ergenlik dönemi boyunca ebeveynleri, yaşıtları ve diğer sosyal çevrelerce kabul görüp,
desteklenmek ister. Bu ihtiyaç karşılanmadığında, sosyal bağlamlardan çekilmeyi tercih edebilir ve yaşadığı yalıtım duygusu ile sosyal
ve kişisel uyumu bozulabilir. Yalnızlık gibi sorunları olan bireyler, daha az kaygı yaratacağından dolayı yüz yüze iletişim yerine, mobil
teknolojik cihazlar aracılığıyla iletişimi tercih edebilmektedir. Sosyal öz-yeterlik bireyin çeşitli yaşam deneyimlerine maruz kaldığı ergenlik döneminde bireyin sağlıklı gelişimi ve sosyal işleyişini geliştiren koruyucu bir bileşendir. Chiu, sosyal öz-yeterlikle akıllı telefon
bağımlılığı arasında pozitif ilişki olduğunu saptamıştır. Ergenlik dönemi, çocuk ve ailesinin hayatında önemli değişimlerin yaşandığı
bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Lee ve Lee ebeveynleriyle zayıf ilişkiler geliştiren ergenlerin akıllı telefon bağımlılık düzeyinin
daha yüksek olduğunu bulgulamıştır. Sosyal medya uygulamalarının akıllı telefonlarda en çok vakit harcanan uygulamalar olduğu
çeşitli araştırmalarda bulgulanmıştır.
Ergenler sosyal statülerini ve duygularını yönetmek için akıllı telefonlarını bir araç olarak kullanmaktadır. Yetişkinlere göre daha
zayıf bir dürtü kontrol sistemine sahip olan ergenlerin akıllı telefon bağımlılığı riski de daha fazladır. Bu nedenle araştırmanın hedef
kitlesi lise öğrenimine devam eden ergen bireyler olmuştur. Araştırmanın amacı; liseye devam eden öğrencilerin akıllı telefon bağımlılığının sosyopsikolojik etkenlerine ilişkin görüşlerini ele almak ve bu öğrencilerin yalnızlık düzeyleri, anne algısı, baba algısı, sosyal
öz-yeterlik inançları, cinsiyetleri, internete sürekli bağlanabilir olma, akıllı telefonun çok amaçlı kullanımı, sosyal medya, aileyle nitelikli vakit geçirme, arkadaşlarla nitelikli vakit geçirme ve yapılacak işin olmayışı değişkenlerinin akıllı telefon bağımlılığı üzerine
yordayıcı etkilerinin incelenmesidir.
Yöntem
Araştırma keşfedici sıralı karma desen içerisinde yürütülmüştür. Öncelikle, akıllı telefon bağımlılığının ortaya çıkmasında rol oynayabilecek bireysel, kültürel ya da sosyoekonomik değişkenleri belirlemek amacıyla odak grup görüşmesi yapılmıştır. Görüşmenin
çözümlenmesiyle bir takım etkenlere erişilmiş ve bu etkenler nicel veri toplama sürecinde kişisel bilgi formu altında kullanılmıştır.
Nitel veri toplama sürecinde dördü kız, dördü erkek, toplam sekiz lise öğrencisi yer almıştır. Nicel veri toplama sürecinde beş farklı
okul türünden sekiz farklı okulda 620 öğrenciden veri toplanmıştır. Araştırma grubunun cinsiyete göre dağılımı 363 kız (%58,5) ve 257
erkek (%41,5) şeklindedir.
Nitel aşamada araştırmacılar tarafından geliştirilen odak grup görüşme formu kullanılmıştır. Nicel aşamada ise, araştırmacılar
tarafından alanyazın incelemeleri ve odak grup görüşmesi sonucunda şekillendirilmiş kişisel bilgi formunun yanı sıra, Akıllı Telefon
Bağımlılığı Ölçeği Kısa Formu, UCLA Yalnızlık Ölçeği Kısa Formu, Anne Baba Algısı Ölçeği ve Sosyal Öz-yeterlik Ölçeği yer almıştır.
Bulgular
Nitel verilerin çözümlenmesinde tümdengelimci içerik analizlerinden yararlanılmıştır. Nitel bulgulara bakıldığında katılımcıların,
akıllı telefonları yanlarında olmadığında kendilerini kötü hissettikleri ve akıllı telefon bağımlılığını madde bağımlığına benzettikleri
görülmektedir. Katılımcıların akıllı telefonla bir şeyler yapmanın eğlenceli olduğunu düşündüğü, özellikle sosyal medya uygulamaları vasıtasıyla daha kolay arkadaşlık kurabildikleri ve kimi zaman da akıllı telefonlarını gerçek yaşam sorunlarından kaçmak için fırsat
olarak gördükleri ortaya çıkmaktadır. Katılımcıların, arkadaşlar arasında ortak noktaların/konuşulacak konuların az olmasının
akıllı telefon bağımlılığına neden olduğunu belirttiği, telefon kullanımında arkadaşların birbirinden etkilendiğini ifade ettikleri, özellikle sosyal medya uygulamaları üzerinden sağlanabilen beğenilme, popüler olma, yeni insanlarla tanışma isteği gibi durumların akıllı
telefon bağımlılığına neden olabileceğini düşündükleri görülmektedir. Katılımcıların bir kısmı sosyal çevresi geniş olanların akıllı
telefonlarını daha fazla kullanacağını ifade ederken, bir kısmı ise yalnız kişilerin akıllı telefon bağımlılıklarının fazla olacağını belirtmiştir. Nitelikli bir arkadaş grubuna sahip olmanın akıllı telefon bağımlığını azaltacağını belirten katılımcı görüşleri bulunmaktadır.
Katılımcı ifadeleri incelendiğinde ebeveynle ilişkilerin bozuk olduğu dönemlerde akıllı telefon kullanımının arttığı görülmektedir.
Bağımsız değişkenlerin akıllı telefon bağımlılığı üzerindeki değişimi yordama durumları çoklu doğrusal regresyon analizi ile sınanmıştır. Bu analiz sonucunda anne algısı, cinsiyet (kız), akıllı telefonun çok amaçlı kullanımı, sosyal medya, arkadaşlarla nitelikli vakit
geçirme ve yapılacak işin olmaması değişkenlerinin anlamlı katkıya sahip olduğu görülmüştür. Aşamalı regresyon analizinde akıllı
telefon bağımlılığı üzerindeki varyansa anlamlı katkı sağladıkları belirlenen değişkenler, çoklu doğrusal regresyon analiziyle ortaya
koyulan göreli önem sıralarına göre analize dâhil edilmiştir. Buna göre akıllı telefon bağımlılığındaki varyansa en yüksek anlamlı
katkıyı sosyal medya sağlamaktadır.
Tartışma ve Sonuç
Nitel bulgularda ailenin ilgisiz olmasının lise öğrencilerini akıllı telefonu yoğun kullanmaya ittiği, aileyle sorun yaşanan dönemlerde
bireylerin odalarına kapanarak telefonda vakit geçirmeye yöneldiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca ailelerin de akıllı telefonla uğraşması
nedeniyle aile bireyleri arasında iletişim kopukluğunun oluştuğu görülmektedir. Ailelerin ‘telefonsuz saatler’ belirlemesi, bu saatlerde
tüm ailenin kitap okuma gibi bir etkinlik yapması, birlikte geçirilen vaktin daha nitelikli kılınması telefon kullanımını azaltacaktır. Araştırmanın nicel sonuçlarında arkadaşlarla nitelikli vakit geçirmenin akıllı telefon bağımlılığını engelleyen bir faktör olduğu
görülmektedir. Özellikle sosyal yönü kuvvetli olmayan ve nitelikli arkadaşlıklar kurmakta güçlük çeken öğrencilerin bu yönünü kuvvetlendirmek ve bağımlı kullanımından kendilerini korumaları amacıyla grup çalışmaları yapılabilir, bu öğrencilere yönelik akran
destek grupları kurulabilir. Araştırmanın hem nitel hem de nicel boyutunda elde edilen sonuçlara göre lise öğrencilerinin boş kaldıkları
zamanlarda akıllı telefonlarını daha yoğun biçimde kullandıkları ortaya çıkmıştır. Lise öğrencilerinin boş zamanlarını daha etkili
kullanabilmesi adına öğrencilerin ilgi ve yeteneklerinin keşfedilerek, okullarda sosyal ve sportif faaliyetlere yönlendirilmesi akıllı
telefonlara ayrılan zamanı azalacaktır.
Araştırma kapsamında bir kez odak grup görüşmesi yapılmıştır. Bunun nedeni ilgili kurumlarla yürütülen izin süreçleri olmuştur. Bu
sınırlılığı aşmak amacıyla, görüşmede yer alacak öğrencilerin amaçlı biçimde, titizlikle seçilmesi ve görüşme süresinin uzun tutulması
(64 dk.) gibi tedbirler alınmıştır. Diğer sınırlılık ise izin süreçleri ve uygulama maliyetleri dolayısıyla verilerin tek bir ilden toplanmış
olmasıdır. Bu noktada, elde edilen sonuçların genellenebilirliğinin arttırılması amacıyla benzer araştırmaların aynı hedef kitle içerisinden farklı katılımcı gruplara uygulanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
An Investigation of the Associations between the Quality of Social Relationships and Smartphone Addiction in High School Students
This study investigated the causal relationships between quality of social relationships and smartphone addiction in high school students. The research used exploratory sequential mixed design and was carried out in two stages: qualitative and quantitative. In the qualitative stage, a focus group interview was conducted to examine students’ views on the relationship between quality of social relationships and smartphone addiction. In the quantitative stage, a survey was conducted, using questions developed from findings obtained in the qualitative stage and various measurement tools. Participants included 11th and 12th graders. Eight participants recruited based on smartphone use took part in the qualitative stage, while 620 students were recruited on a voluntary-basis for the quantitative stage. An interview form developed by the authors was used in the qualitative stage, while the Smartphone Addiction Scale-Short Version, UCLA Loneliness Scale-Short Form, Perceptions of Parents Scale, and Social Self-Efficacy Scale were used in the quantitative stage. Content analysis was carried out on qualitative data, and multiple linear regression was conducted on quantitative data. The findings revealed that smartphone addiction was positively associated with loneliness, multipurpose smartphone use, social media, and having nothing to do, and negatively associated with perception of one’s mother, perception of one’s father, and spending quality time with friends. Social media had the highest contribution to the variance in smartphone addiction.