Amaç: Kronik böbrek yetmezliği (KBY) olan hastalarda afektif mizaç özelliklerinin belirlenip sağlıklı kontroller ile karşılaştırılması ve hastaların depresyon ve anksiyete durumlarının değerlendirilmesi. Yöntem: Bu çalışma 122 KBY hastası (63 erkek, 59 kadın) ve yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş 100 sağlıklı kontrolün (66 kadın, 34 erkek) dahil edildiği bir vaka-kontrol çalışmasıdır. Afektif mizaç özellikleri Memphis, Pisa, Paris Mizaç Değerlendirme ve San Diego Otomatik anketinin (TEMPS-A) Türkçe versiyonu ile değerlendirildi. Depresyon ve anksiyete değerlendirilmesi için Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADÖ) kullanıldı. Bulgular: 122 hastanın 28 (%23) tanesi prediyaliz, 22 (%18) tanesi peritondiyaliz, 30 (%24.6) tanesi hemodiyaliz ve 42 (%34.4) tanesi transplantasyon hastası idi. Hastaların çoğunda (n=169, %76.1) TEMPS-A’ya göre baskın bir afektif mizaç saptanmadı. Geriye kalan katılımcılarda ise en sık görülen afektif mizaç, depresif mizaç (%8.6), takiben karışık mizaç (%7.7) ve anksiyoz mizaç (%2.7) olarak saptandı. Hasta ve kontroller arasında afektif mizaç özellikleri açısından anlamlı fark yoktu. Hasta grubunda depresyon ve anksiyete düzeyleri anlamlı derecede yüksekti. Hastaların laboratuvar sonuçları ile afektif mizaç, anksiyete ve depresyon skorları arasında bir korelasyon yoktu. Prediyaliz, periton diyaliz, hemodiyaliz ve transplantasyon hasta alt gruplarında anksiyete, depresyon ve afektif mizaç özellikleri açısından anlamlı bir fark saptanmadı. (p>0.05, hepsi için). Sonuç: KBY hastalarına özgü bir afektif mizaç profili saptanmadı. Bununla birlikte KBY hastalarının yüksek anksiyete ve depresyon oranları dikkate alınacak olursa, hastaların afektif mizaç özelliklerinin bilinmesi KBY’ni ve eşlik eden psikiyatrik hastalıkları yönetimde klinisyenlere kılavuzluk edecektir, böylece hastalık sonuçları ve hastaların yaşam kalitesi iyileşecektir.

Objectives: To determine the affective temperament profile of patients with chronic renal failure (CRF) in comparison to healthy subjects and to evaluate depression and anxiety status of patients. Methods: This was a case-control study into which 122 CRF patients (63 males, 59 females) and 100 healthy age- and gender-matched controls (66 females, 34 males) were included. The affective temperament profile was determined by Turkish version of Temperament Evaluation of Memphis, Pisa, Paris, and San Diego Auto-questionnaire (TEMPS-A). For the assessment of depression and anxiety, the Hospital Anxiety and Depression Scale (HADS) was used. Results: Of the 122 patients, 28 (23%) were in predialysis, 22 (18%) periton dialysis, 30 (24.6%) hemodialysis and 42 (34.4%) transplantation. The majority of participants (n=169, 76.1%) had no dominant affective temperament according to TEMPS-A. For the remaining participants, the most common dominant affective temperament was depressive temperament (8.6%) followed by mixed temperament (7.7%) and anxious temperament (2.7%). There was no signifcantly difference in terms of affective temperament traits between patients and controls. Patient group had significantly higher depression and anxiety scores than healthy controls. There was no correlation between laboratory results and affective temperaments, anxiety, depression scores of patients. There was no significant difference between predialysis, periton dialysis, hemodialysis, and transplantation subgroups in terms of anxiety, depression or affective temperament traits (p>0.05 for all). Conclusion: There is no affective temperament profile specific to patients with CRF. However, considering the high rate of depression and anxiety among patients with CRF, knowing affective temperament profile of patients will guide clinicians through management of psychiatric disorders and CRF itself, thus will improve disease outcome and patients’ quality of life.