Nesne Psikoloji Dergisi; 2016;4(7):131-146
Söyleşi: Prof. Dr. Philip Zimbardo ile Kötülük Psikolojisi Üzerine...
F Yaşin, S Başbuğ
Philip Zimbardo son kitabı Şeytan Etkisi’nde bizi bu sorunun yanıtını
incelemeye yönelik bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Yazarı bir bilim insanı olarak
dünyaya tanıtan ve psikoloji alanında önemli etik tartışmalara yol açan Stanford
Hapishane Deneyi ile 1971 yılında başlayan bu yolculuk 2003 yılında Irak’taki Ebu
Garip Hapishanesi’nde Amerikalı askerlerin Iraklılara yaptıkları işkencelere kadar
uzanıyor ve çürük bir sepetin içinde bozulmadan kalmanın önemine değinerek
durumsal etkilere karşı koymanın gücünün vurgulandığı bölümle son buluyor.
Sıradan üniversite öğrencilerinin nasıl kötü bireylere dönüştüğünü dehşet
verici biçimde ortaya koyan Stanford Hapishane Deneyi oldukça ses getirmiş,
filmlere, belgesellere ve edebiyata konu olmuştur. Bu deneyin sonucunda Zimbardo
sıradan insanların durumsal güçlerin ve sosyal dinamiklerin etkisiyle nasıl birer
kötülük makinelerine dönüştüğünü ortaya koymuştur. Bu çarpıcı deney aynı
zamanda My Lai Katliamı, Yahudi Soykırımı, Ruanda Katliamı ya da Ebu Garip
Hapishanesi olayları gibi insanlık suçlarının da altında yatan mekanizmaları
açıklamaya yardımcı olmaktadır. Nitekim Ebu Garip Hapishanesi’nde yaşananlar ile
Stanford Hapishane Deneyi’nde meydana gelen olaylar arasındaki benzerlik
Zimbardo’yu deneyden 36 yıl sonra bu kitabı yazmaya itmiştir. Bunun yanı sıra,
Zimbardo deney süresince meydana gelen olayların çok yakın olduğu dönemlerde
bu kitabı yazmaya hazır olmadığını hissettiğinden de söz etmektedir. Ayrıca, kitabın
deneyle ilgili bölümlerinde, hapishane deneyindeki rolünden dolayı yazarın uzun
yıllar boyunca kendisiyle yüzleşmeye hazır olmadığı da zaman zaman
hissedilmektedir.
Stanford Hapishane Deneyi ve Ebu Garip Hapishanesi bağlamında kitabın
bölümlerine kısaca bir göz atalım. Şeytan Etkisi’nin ilk on bir bölümünde Stanford
Hapishane Deneyi günü gününe detaylı bir şekilde aktarılmış, deneyin sonuçlarına
ve etik tartışmalara kapsamlı bir şekilde yer verilmiştir. On ikinci ve on üçüncü
bölümlerde sosyal dinamiklerin bireyler üzerindeki etkisi detaylı olarak
incelenmiştir. On dördüncü ve on beşinci bölümde ise Ebu Garip Hapishanesi’nde
yaşananlar ve bu olayların yetkililerce değerlendiriliş biçimleri aktarılmaktadır.
Yazarın, hapishanedeki olaylara karışan Amerikalı gardiyanlardan biri için
bilirkişilik yapmış olması nedeniyle, olayları daha detaylı ve çarpıcı bir biçimde
aktarabildiği görülmektedir. Son bölümde ise durumsal etkilere karşı koymanın
önemine ve bu etkilere karşı koyarak sıradan kahramanlara dönüşen bireylere yer
verilmiştir.
Sonuç olarak şunu söylemek yanlış olmayacaktır: Çürük olan elmalar değil,
sepettir. Asıl kahramanlar ise süper güçleri olanlar değil, durumsal etkilere karşı
koyabilen günlük hayatın sıradan kahramanlarıdır.
The Interview with Dr. Philip Zimbardo over The Psychology of Evil…