Psikoloji Çalışmaları; 1968;6():49-112
Üç Farklı Kültürde Yüz İfadeleri İle Bildirişim
D Cüceloğlu
İstanbul Üniversitesi, İstanbul
Bu araştırma yüz ifadeleriyle bildirişimin (communication) tetkikinde hem
metodolojik hem kültürler arası sualler üzerinde durmaktadır. Metodolojik yönden
yüz ifadeleriyle bildirişimde iki seviye —teorik ve tatbiki— birbirinden ayırt edilmiş,
gerek dinamik gerek statik yüz ifadelerinde teorik ve tatbiki seviye farazi yönden
incelenmiş, linguistik çalışmalarda ayırt edilen dilbilgisi (competence) seviyesi
ile dili kullanma (performance) seviyesi arasındaki farka benzer bir ayırım yapılmıştır.
Dinamik yüz ifadelerinin tetkikinde temsilci yüz yapısı fikri ileri sürülmüş
ve statik yüz ifadelerinin tetkikindeki esas gayenin bu temsilci yapıyı keş
fetmek olması gerektiği iddia edilmiştir. • Ayrıca, yüz ifadelerinin esas itibariyle
teheyyüci (affective) mânayı bildirdiği tezi ortaya atılmış ve bu sahadaki çalış
malarda atıf (referential) mânası yerine teheyyüci mânaya inecek Ölçme ve
analiz metodlarının daha uygun olduğu ileri sürülmüştür.
Araştırmanın kültürler arası veçhesinde ise yüz ifadelerinin belirli bir tarzda
tefsirine âmil olan bir kültürler arası idrak sisteminin varlığı farz edilmiştir.
Farklı dil/kültür gruplarına mensup kişilerin aslî heyecanları ifade eden temsilci
yapı üzerinde mutabakat gösterecekleri de ayrı bir hipotez olarak ileri sürülmüştür.
Dört kaş, üç göz, ve beş ağız şeklinin kombinazasyonundan altmış birbirinden
farklı yüz yapısı elde edilmiş ve bunlar kırk heyecan-ismi mikyası üzerinde
değerlendirilmiştir. Bu mikyaslar altı dereceli olup her dil/kültür grubu için
kendi lisanları içinde yapılalı bir ön çalışma sonucu elde edilmişlerdir. Üç buutlu
bir matris (denekler X heyecan-ismi mikyasları X yüz yapıları) şeklinde gösterilebilen
puanların denek buutu üzerinde ortalaması alınarak, bu vasati puanlar
üzerinde hem heyecan ismi hem yüz yapıları için faktör analizi yapılmıştır.
Faktör analizi neticesi üç tane iki kutuplu (bi-polar) buut elde edilmiş ve
bunlar bütün değişkenin yüzde 74,43 ünü karşılamışlardır. Bu buutlara Hoşluk,
Taharrüş, ve Açıklık (Receptivity) isimleri verilmiştir. Japon kültüründe Zihnî-Ahşaî
şeklinde tefsir edilebilen dördüncü bir buut görülmüştür. Bu neticeler
kültürler arası müşterek bir yüz ifadeleriyle bildirişim sisteminin mevcudiyetine
işaret etmektedir.
Buutların kutuplarında bulunan yüz yapılarının unsurlarının analizi, farz
ettiğimiz temsilci yapı fikrini tecrübî verilerle destekleyen bir mahiyet göstermiş,
ve temsilci yapılarınjkültürler arasında muayyen bir derecede müştereklik gösterdiğini
ortaya çıkarmıştır.
Teheyyüci mânayı ölçen teknikle atıf mânasını ölçen teknik mukayese edilmiş,
ve bu iki tekniğin tamamiyle farklı neticeler verdiği görülmüş, iki netice
arasında belirli bir prediktif münasebet kurulamamıştır. Her kültürden denekler
yüz yapılarının teheyyüci mânası üzerinde yüksek bir mutabakat gösterdiği
halde, atıf mânası üzerinde hemen hemen hiç bir mutabakat göstermemişlerdir.
Bu müşahade teheyyüci mâna ile atıf mânası arasındaki münasebetin gözden ge
çirilmesine yol açmış, bir semantik unsurlar modeli, temelde bulunan muhtemel
bir mâna sistemi olarak incelenmiştir.
A Cross-Cultural Study Of Communication via Facial Expressions
This research considers both methodological and cross-cultural questions about
the study of communication via facial expressions. The methodological question
concerns two levels of facial communication. The system level and the performance
level are distinguished both in dynamic and in static facial expressions (a parallel
was drawn with the distinction that a linguist makes between the competence and
the performance of a speaker-hearer). The idea of the modal posture of a mode
in dynamic facial expressions is introduced and it is emphasized that studies of
static facial expressions ought to aim to get at this modal posture. Furthermore,
it is suggested that facial expressions communicate primarily affective meaning
and thus measurement techniques and analysis procedures which tap affect are
more appropriate to the study of facial expressions than measurement techniques
which tap referential ( or denotative) meaning.
Concerning the cross-cultural aspect of this study, it is hypothesized that there
is a cross-cultural perceptual framework within which expressions are interpreted
in a regular manner. It is also hypothesized that members of different language/culture
groups will agree on the structural definition of the modal posture of a primary
mode.
Sixty abstract facial expressions generated by the use of four eyebrow types,
three eye types, and five mouth types were rated on forty emotion-name scales.
These six-point scales were constructed for each languagejculture community within
their respective languages. The data, which can be represented as a three dimensional
matrix (subjects X emotion-name scales X facial stimuli), were summed
and averaged along the subject axis and factor analyzed both for emotion-name
scales and for facial stimuli.
By factor analyses three cross-cultural bi-polar dimensions which accounted
for 72.43 per cent of the total variance were found and labeled Pleasantness,
Irritation, and Receptivity, Japanese had a unique fourth factor which could be
labeled a Cognitive-Gut dimension. These results indicate the existence of a
cross-cultural facial communication system.
Componential analysis of facial stimuli representing the two poles of each
dimension gave substantial support to the existence of modal posture as postulated,
and furthermore revealed some degree of communality in the structering of the
modal posture across cultures.
Comparison between a measurement technique which was supposed to tap
affective meaning and one which was thought to tap referential meaning showed
that the two measurement techniques do measure completely different things and
there is no predictable relation between them. Subjects show a very significant
high agreement on the affective meaning of facial stimuli across cultures, which
they do not show on the referential meaning. This observation leeds to reconsideration
of the relation between affective and referential meaning and a model
of semantic features is offered as a possible underlying meaning system.