Kişilik üzerine genetiğin rolünün fenomenolojik düzeyde incelenmesi yoğun bir şekilde çalışılmış olmasına rağmen özgül genlerin incelenmesi henüz çok yakın zamanlarda başlamıştır. En fazla tekrarlanan ilişki dopamin D4 reseptör geni ile yenilik arayışı arasında ve serotonin geri alım taşıyıcı gen ile anksiyete arasındaki ilişkidir. Bu bulgular tartışmalı olup, etkisi henüz mevcut bilimsel görüşe katkı yapacak yada psikolojik danışmada kullanılacak ölçüde değildir. Bu güçlüklerden gen-gen etkileşiminin kısmen sorumlu olabileceği düşünülmektedir. Genetik bağlantı çalışmaları, anksiyete ile ilişkili özelliklerin kromozom 8p21-23 ile ilişkisinin olduğu bildirilmiştir. Gelecekte çok büyük örneklemlerle binlerce genin çalışılmasının gerekip gerekmeyeceği yada mevcut psikolojik varsayım ve metodlarda yeni düzenlemeler gerekip gerekmeyeceği açık değildir.Yeni genetik araç ve teknolojilerin bütünleştirilmesi gelecekte davranış genetiğinde gen belirlenmesi ve fonksiyonel çalışmaları güçlendirecektir.

Although the role of genetics in personality has been studied extensively at a phenomenological level, only lately has the investigation of specific genes been performed. The most replicated associations have been between the dopamine D4 receptor gene and “novelty seeking” and between the serotonin reuptake transporter gene and anxiety. But even these reports are controversial, and their effects are too small to add to existing scientific theories or allow for clinical use in psychological counseling. It was thought that gene-gene interactions may be partly responsible for these difficulties. Linkage studies reported that chromosome 8p21-23 has been associated with anxiety-related traits. It is not clear whether future breakthroughs will require studies of thousands of genes in very large samples, or revolutions in the current assumptions and methods of personality genetics. The integration of novel genetic tools and technologies will further empower gene identification and functional studies in behavioral genetics.