Nöropsikiyatri Arşivi; 2021;58(2):146-153
COVID-19 Sebebiyle Bir Kurumda Karantina Altında BulunanlardaDepresyon, Anksiyete, Durumsal Suçluluk Düzeyleri ve Etkileyen Faktörler
A Koç , HH Tok , LN Uzun , H Ensari
Bolu İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Bolu
Amaç: Bu çalışma koronavirüs salgını sırasında kendi istekleri üzerine
Türkiye’ye getirilip 14 gün boyunca enfeksiyon kontrol tedbirleri alınan
bir kurumda karantinada bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
depresyon, anksiyete ve durumsal suçluluk düzeylerini ve etkileyen risk
faktörlerini tanımlamayı amaçlamaktadır.
Yöntem: 20 Nisan-21 Mayıs 2020 tarihleri arasında 14 gün boyunca
karantina altında bulunan 385 kişi çalışmaya alındı. Veriler araştırmanın
amacı hakkında bilgi verildikten sonra, bilgilendirilmiş onam formunu
imzalayan katılımcılardan Sosyodemografik Veri Formu (yaş, cinsiyet,
çalışma durumu, uyku bozukluğu olup olmadığı, televizyon ve internet
kullanım süresi vb.), Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Beck Depresyon Ölçeği
(BDÖ) ve Suçluluk Ölçeği (SÖ) ile toplandı.
Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 35,32±11,7 olan, 84’ü kadın toplam
385 katılımcı alındı. BAÖ ve BDÖ’ne göre katılımcıların %14,5’i anksiyete
ve %17,1’i depresif belirti düzeyine sahipti. Yapılan regresyon analizinde
anksiyete için kadın cinsiyet, uyku bozukluğu olması, 8 saat ve üstünde
internet kullanımı, kronik hastalığın olması; depresyon için ise kadın
cinsiyet, 18–30 yaş aralığında olmak, uyku bozukluğu olması, psikiyatrik
hastalık öyküsü, 8 saat ve üstü internet kullanımı risk faktörü olarak
bulundu. Durumsal suçluluk duygusu hiçbir sosyodemografik faktörle
anlamlı ilişki göstermedi.
Sonuç: Kadın cinsiyet, genç olmak, psikiyatrik hastalık öyküsü, kronik
hastalık varlığı, uyku bozukluğu, 8 saat ve üstünde internet kullanımı
daha fazla anksiyete ve depresif belirti düzeyi için risk faktörü olarak
bulunmuştur. Karantina sırasında sağlıklı uykuyu sürdürme yöntemleri
hakkında dijital ortamlarda halkı eğitmek, yanlış bilginin aşırı dolaşımı
ile etkin mücadele, enfeksiyona karşı daha savunmasız olan psikiyatrik
ve kronik hastalığı olanların yeterli tıbbi bakım almalarının sağlanması
önemlidir.
Depression, Anxiety and State Guilt in Individuals under Quarantine in an Institution due toCOVID-19 and the Related Factors
Introduction: This study identifies depression, anxiety and state guilt of
Turkish citizens kept in quarantine for 14 days in an institution where
they are brought upon their request within the scope of infection control
measures and the related affecting risk factors during the coronavirus
pandemic.
Methods: A total of 385 individuals under quarantine for 14 days between
the dates of April 20-May 21, 2020 were included in the study. The data
were collected using a socio-demographic data form (age, gender,
employment status, having sleep disorder, duration of television review
and Internet use, etc.), Beck Anxiety Inventory (BAI), Beck Depression
Inventory (BDI) and Guilt Scale (GS) after the participants were informed
about the study objective and they signed the informed consent form.
Results: A total of 385 participants, 84 of whom were women, with a
mean age of 35.32±11.7 were included in the study. According to BAI
and BDI, 14.5% of the participants had anxiety and 17.1% had depression
symptoms. The regression analysis found that female gender, having
sleep disorder, using Internet for 8 hours or more and having chronic
illness were risk factors for anxiety; while female gender, being aged 18-
30, having sleep disorder, having psychiatric illness, and using Internet
for 8 hours or more were risk factors for depression. The state guilt did
not show any significant correlation with any socio-demographic factor.
Conclusion: Female gender, being young, having a history of psychiatric
illness, having chronic illness, having sleep disorder, using Internet
for 8 hours or more were found to be risk factors for more anxiety
and depression symptoms. It is important to educate people about
the methods of how to maintain healthy sleep during quarantine, to
effectively fight against the excessive circulation of misinformation and
to provide sufficient medical care to those with psychiatric and chronic
diseases, being more vulnerable against infections.