Nöropsikiyatri Arşivi; 2019;56(2):110-114
Yineleyici Depresyonda Çocukluk Çağı Kötü Muamelesi ile Serotonin Taşıyıcı Geni ArasındaEtkileşim Yok: Klinik Bir Örneklem
G Özçürümez, HT Yurdakul, Y Terzi , N Direk, A Eşsizoğlu , F Şahin
Başkent Universitesi, Ankara
Amaç: Depresyonda, çocukluk çağı olumsuz yaşantıları ile serotonin
taşıyıcı promotör bölgesi gen polimorfizmi (5-HTTLPR) arasında
etkileşime dair birbiriyle uyuşmayan bulgular bildirilmektedir. Strese
genetik duyarlılığın özellikle yineleyici majör depresif bozuklukta (MDB)
etkin olabileceği varsayılmaktadır. Çalışmanın amacı, yineleyici MDB’de
çocukluk çağı kötü muamelesi ile 5HTTLPR polimorfizmi arasında
etkileşim olduğu yönünde ön kanıt bildiren yakın tarihli bir araştırmayı
klinik örneklemde yinelemektir.
Yöntem: Çalışmaya, 18 yaş ve üzerinde, iyi tanımlanmış klinik örneklem
olarak 70 yineleyici MDB hastası ve hiç ruhsal bozukluğu olmayan 67
birey katılmıştır. Tüm olgulara genotiplemeyle birlikte sosyodemografik
ve klinik bilgi formu, Uluslararası Bileşik Tanı Görüşmesi, Çocukluk Çağı
Travma Ölçeği, Beck Depresyon Envanteri uygulanmıştır.
Bulgular: Çocukluk çağı travması ile 5-HTTLPR polimorfizmi arasında
yineleyici MDB açısından etkileşim saptanmamıştır. Klinik örneklemde
kontrollere kıyasla tüm çocukluk çağı kötü muameleleri daha şiddetli
olarak bildirilmiştir. Kötü muamele ile yineleyici MDB arasında bağımsız
bir ilişki bulunmuştur.
Sonuç: Depresyon için genetik risk lokusları saptamak halen güçlüğünü
korumaktadır. Öyküde çocukluk çağı kötü muamelesini dikkate almak
biyolojik bağıntıları, genetik alt yapıyı ve sonuçlarını daha iyi anlamaya
aracılık edebilir.
No Interaction Between Childhood Maltreatment and Serotonin TransporterGene in Recurrent Major Depressive Disorder: A Clinical Sample
Introduction: There is inconsistent evidence of interaction between
childhood adversities and a serotonin transporter promoter polymorphism
(5-HTTLPR) in depression. It is hypothesized that genetic sensitivity to stress
could be more specific to recurrent major depressive disorder (MDD). The
aim of the study is to replicate a recent study which provided preliminary
evidence of interaction between severity of childhood maltreatment and
the 5-HTTLPR polymorphism in recurrent MDD.
Methods: Participants included a well-characterized clinical sample of
70 recurrent MDD cases and 67 never psychiatrically ill controls, aged
18 years or over. Socio-demographic and clinical information form,
Composite International Diagnostic Interview (CIDI), Childhood Trauma
Questionnaire (CTQ), Beck Depression Inventory (BDI) were applied to
both groups, along with genotyping.
Results: There was no interaction between childhood maltreatment
and the 5-HTTLPR in relation to recurrent MDD. All forms of childhood
maltreatment were reported as more severe by cases than controls,
and there was an independent association between maltreatment and
recurrent MDD.
Conclusion: The path forward to detect genetic risk loci for depression
remains challEnging. Taking childhood maltreatment history into
account could lead to a richer understanding of differences in biological
correlates, genetic underpinnings, and outcomes.