Sosyal anksiyete bozukluğu (SAB) toplum içinde sık görülen anksiyete bozukluklarından biridir. Batı’da yapılan alan çalışmalarında toplum içindeki yaşam boyu yaygınlığı % 2.4-13 arasında bildirilmiştir. Ülkemizde üniversite öğrencilerinde yapılan kesitsel bir çalışmada % 22’sinin SAB tanısı aldığı görülmüştür. Ruh sağlığı hizmetlerine başvuruncaya kadar geçen sürenin uzun olmasının da etkisiyle eştanı (komorbidite) görülme oranı da % 70’lere varmaktadır. SAB’nda eştanıların da etkisiyle sosyal, mesleki alanlarda yetiyitimi ve özkıyım riski belirgin olarak artmaktadır. Özellikle depresyon, panik bozukluğu, alkol, ilaç, madde kullanım bozuklukları ve kişilik bozukuklarının sık görülmesi nedeniyle gerek ilaç tedavisi gerekse psikoterapide duruma ve kişiye uygun yaklaşımlar gerekli olmaktadır. Bu yazıda SAB’nda eştanı durumunda genel olarak tedavi yaklaşımlarından kısaca söz edilmekle birlikte esas olarak psikoterapi stratejilerine dikkat çekilecektir.

Social anxiety disorder is among the most prevalent anxiety disorders in general population. It has been reported that the lifetime prevalence of SAB is between 2.4-13% from ggeneral surveys in Western societies. In a cross sectional study from Turkey among university students, 22% were diagnosed as Social Anxiety Disorder. Due to the delay of seeking help from mental health services, the frequency of comorbid conditions in SAD reaches 70%. Disability in social and occupational areas and risk of suicide rises significantly in SAD as a result of comorbidities. Specific, individualised aproaches are needed in planning both pharmacologic treatment and psychotherapy to address high comorbidity rates of depession, panic disorder, alcohol, drug abuse and personality disorders. The aim of this paper is to discuss treatment strategies in social anxiety disorder with comorbid conditions in general and especially psychotherapeutic approaches in detail.