Bilimsel ve toplumsal gelişmeler dissosiyatif bozuklukların modern psikiyatride yeniden ele alınmasını gerekli kılmıştır. Bilinen en eski psikopatolojik durumlardan olan dissosiyatif bozukluklar önceleri belirli bir kişilik yapısı zemininde ortaya çıkan akut ve reaktif durumlar olarak sayılırken son yıllarda ilgi kronik dissosiyatif durumlara yönelmiştir. Bunlar içersinde üzerinde en çok çalışılanı dissosiyatif bozuklukların en ağır ve kronik biçimi olan -ve çocukluk çağı travmatik yaşantıları ile yakından ilişkisi bulunan dissosiyatif kimlik bozukluğudur. Bir zamanlar sanıldığının aksine, DSM-IV tanı ölçütlerini tam olarak dolduran biçimi en az şizofreni kadar sık görülen dissosiyatif kimlik bozukluğu son yıllarda ülkemizde de geniş araştırmalara konu olmuştur. Ruhsal travma ile yakın ilişkisi, bir ilaç tedavisinin henüz olmaması, tanıya özgül psikoterapi gerektirmesi, polispektral semptomatolojisi ile günümüzün nozoloji ve sınıflandırma sistemlerini olduğu gibi giderek toplumu ve kültürü de sorgulayan yönleri ile dissosiyatif bozuklukların psikiyatride önemli gelişmelere neden olacağını tahmin etmek zor değildir.