Liderlik kavramı anlam bakımından Antik Yunandan modern dünyamıza kadar uzun bir dönüşüm yaşamıştır. Bu kavram Ortaçağ’dan Fransız Devrimi’ne kadar ruhani bir referansla hükümdarı ifade etmiş ancak parlamenter demokrasinin Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmasıyla birlikte günümüzdeki politik anlamına kavuşmuştur. Birinci Dünya Savaşı’na doğru parlamenter demokrasinin yaşadığı sistem krizi ve Avrupa’da yükselen milliyetçilik dalgasıyla güçlü iktidar talepleri artmış, liderlik kavramı da tekrar otoriter bir şekle bürünerek totaliter rejimlerde önderliği ifade etmek için kullanılmıştır. Nasyonal Sosyalizm bu dönemde etkin propaganda çalışmalarıyla Adolf Hitler’i Almanya’nın Führeri olarak ortaya çıkarmıştır. Ancak Adolf Hitler tarih sahnesinde henüz yokken, 19. yüzyıl içerisinde Nasyonal Sosyalizmin işini kolaylaştıracak iktisadi, felsefi ve politik zemin çoktan oluşmuştur.

The concept of leadership has undergone a long transformation in meaning from Ancient Greece to our modern world. This concept expressed the monarch with a spiritual reference from the Middle Ages to the French Revolution, but with the spread of parliamentary democracy in European countries, it gained its current political meaning. With the system crisis of parliamentary democracy towards the First World War and the rising wave of nationalism in Europe, the demands for strong power increased, and the concept of leadership took an authoritarian form again and was used to express leadership in totalitarian regimes. In this period, National Socialism revealed Adolf Hitler as Germany's Führer with its effective propaganda works. However, while Adolf Hitler was not yet on the stage of history, the economic, philosophical, and political ground that would facilitate the work of National Socialism had already been formed in the 19th century.