Nöropsikiyatri Arşivi; 2020;57(4):299-302
Spinal Kord Lezyonu Olan Multipl Skleroz Hastalarında Huzursuz Bacaklar Sendromu/Willis Ekbom Hastalığı
G Sünter, Ö Kılınç, A Berk, S Akçabey, E Saldüz, H Öztürkçü, Dİ Günal, K Agan
Marmara Üniversitesi, İstanbul
Amaç: Daha önce yapılan birçok çalışmada, spinal kord hasarının Multipl
Skleroz hastalarında Huzursuz Bacaklar Sendromu (HBS) görülme
riski açısından önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada,
relaps ve remisyonlarla seyreden multipl skleroz (RRMS) hastalarında
uyku kalitesini, HBS prevalansını, depresyon varlığını, şiddetini ve bu
parametrelerin servikal kord lezyonu ile olan ilişkisini araştırdık.
Yöntem: Bu çalışma, Ekim 2013-Şubat 2014 tarihleri arasında, 93
hastanın MS tanısı ile izlendiği Marmara Üniversite Hastanesi multipl
skleroz polikliniğinde gerçekleştirilmiştir. Bilgilendirilmiş onam formu
alınmasından sonra hastaların demografik verileri, komorbiditeleri ve
güncel tedavileri kaydedildi. Tüm hastalara, Pittsburgh Uyku Kalitesi
İndeksi (PSQI), Epworth Uykululuk Ölçeği (ESS) ve Beck Depresyon
Envanteri (BDI) uygulandı. Uyku kalitesi, HBS prevalansı ve depresyon
şiddeti servikal kord lezyonu olan ve olmayan RRMS hastaları arasında
karşılaştırıldı. Ayrıca, HBS ile uyku kalitesi, depresyon ve klinik dizabilite
(EDSS) arasındaki ilişki değerlendirildi.
Bulgular: Marmara Üniversitesi Hastanesi’nde RRMS tanısı ile izlenen
93 hastanın %72’si (n=67) kadın %28’i (n=26) erkekti. Hastaların %32’si
(n=30) Uluslararası HBS çalışma grubu kılavuzuna göre HBS tanısı
almaktaydı. Hastaların %57’sinde (n=53) patolojik spinal kord lezyonu
bulunmaktaydı. HBS’u olan RRMS hastalarında HBS’u olmayanlara
göre daha fazla oranda spinal kord lezyonu bulunmaktaydı (p=0,04).
Uyku kalitesi, hem spinal kord lezyonu olan hem de HBS’u olan RRMS
hastalarında istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha düşük saptandı
(p=0,031, p=0,0001).
Sonuç: Özetle, RRMS hastalarında HBS’u gelişme riski spinal kord lezyonu
varlığı ile artmaktadır. Uyku kalitesi hem HBS’u olan hem de spinal kord
lezyonu olan bireylerde olmayanlara göre daha kötüdür. HBS’u tedavi
edilebilir bir durum olması nedeniyle, tanının erken koyulup tedavi
edilebilmesi hasta yaşam kalitesini arttırmak açısından önemlidir.
Restless Legs Syndrome/ Willis-Ekbom Disease in Multiple Sclerosis Patients with Spinal Cord Lesions
Introduction: Spinal cord lesions in Multiple Sclerosis (MS) patients
are associated with a higher risk of restless legs syndrome (RLS). In this
study, we investigated the prevalence of RLS, sleep quality, presence and
severity of depression, and the relationship of these parameters with
cervical cord lesions in patients with RRMS.
Methods: This study was conducted in the outpatient multiple
sclerosis clinic of Marmara University Hospital between October
2013 – February 2014, including 93 patients with the diagnosis of MS.
After signing informed consent, demographic data, comorbidities
and actual medication of the patients were collected. All patients
completed the surveys including Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI),
Epworth Sleepiness Scale (ESS) and Beck Depression Inventory (BDI).
Prevalence of HBS, sleep quality and depression severity were compared
between those with and without cervical cord lesions. Furthermore, the
relationship between RLS and sleep quality, depression and expanded
disability status scale (EDSS) was assessed.
Results: From overall patients, 72% were women (n=67) and 28% (n=26)
were men. From all subjects, 32% (n=30) fulfilled IRLSSG diagnostic
criteria. Fifty-seven percent of the patients (n=53) had pathological
spinal cord lesions. Patients with RLS had significantly higher prevalence
of pathological spinal cord lesions compared to patients without RLS
(p=0.04). Sleep quality was found to be poor in both patients with
cervical cord lesions and patients with RLS and this was statistically
significant (p=0.031, p=0.0001).
Conclusions: In summary, the possibility of RLS development in RRMS
patients increases with the presence of lesions in spinal cord. Sleep quality
was found to be poor in both patients with cervical cord lesions and
patients with RLS. As RLS is a potentially treatable condition, increased
awareness of diagnosis of RLS in MS patients may be important for early
treatment and improve the comfort of the patient.