Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar; 2019;11(Ek 1):37-50
Ergenlerde Premenstrüel Sendrom ile Ruh Sağlığı Değişkenleri Arasındaki İlişki
G Uzunoğlu, ZD Aktan
Işık Üniversitesi, İstanbul
Premenstrüel sendrom, 15-18 yaşlar arasındaki genç kızların sıklıkla karşılaştığı psikolojik ve fizyolojik
bir rahatsızlıktır. Bu çalışmanın amacı premenstrüel sendromun yaşam kalitesi, öfke ve depresyon
düzeyi ile ilişkisinin araştırılmasıdır. 156 kız lise öğrencisinin katılımı ile mevcut okul ortamında
yapılan araştırmada, Sosyodemografik Form, Premenstrüel Sendromu Ölçeği, Beck Depresyon Envanteri, Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği ve Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği kullanılmıştır. Bu
çalışmanın bulgularına göre premenstrüel sendromu düzeyi arttıkça, depresyon ve öfke düzeyi
anlamlı olarak artmakta ancak yaşam kalitesi düşmektedir. Ayrıca yaşam kalitesi ve premenstrüel
sendromu arasındaki ilişki depresyonun ve öfkenin kısmi aracı etkisi ayrı ayrı değerlendirildiğinde
anlamlı bulunmuştur. Depresyon ile premenstrüel sendromu bağıntısında öfkenin bağıntı üzerinde
anlamlı bir kısmi aracı etkisi olduğu görülmüştür. Sonuç olarak premenstrüel sendromu olan bireylerin
tedavisinde, öncelikle depresyon, öfke ve yaşam kalitesi boyutlarının kontrol edilmesi ve söz konusu
değişkenler arası ilişkiler gözardı edilmemelidir.
The Relationship Between Premenstrual Syndrome and Mental Health Variables in Adolescents
Premenstrual syndrome is a frequently encountered psychological and physiological disorder in
adolescents between 15 and 18 years of age. The aim of this study is to analyze the relationship of
premenstrual syndrome with quality of life, level of anger and depression. One hundred fifty six
female high school students were recruited for the study. All completed sociodemographic form,
Premenstrual Syndrome Scale, Beck Depression Inventory, Quality of Life Scale for Children (Adolescent Form) and The State-Trait Anger Expression Inventory. Results indicated that whilst the severity
of premenstrual syndrome increases, depression and level of anger significantly increase, however,
quality of life decreases. The partial mediation effect of depression and anger on the relationship
between quality of life and premenstrual syndrome were found to be significant when examined
separately. Moreover, anger had a significant partial mediation effect on the relationship between
depression and premenstrual syndrome. In conclusion, in the treatment of individuals with premenstrual syndrome, the dimensions of depression, anger and quality of life should be controlled first and
the relationships between these variables should not be ignored.