Klinik Psikiyatri Dergisi; 2019;22(4):380-388
2011 yılı Van-Erciş depremi sonrası yetişkinlerde travma sonrası stres bozukluğu
MH Boztas, AT Aker, K Munir, F Çelik, A Aydın, U Karasu, EA Mutlu
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu
Amaç: Bu çalışmanın amaçları; (i) Van Depreminden
dokuz ay sonra Van-Erciş bölgesinde yaşayan 15 yaş
üstüı bireylerde Travma Sonrası Stres Bozukluğunu taramak
ve (ii) Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanısını yordayabilecek
sosyodemografik, klinik ve travmayla ilişkili
etmenleri gözden geçirmektir. Yöntem: Deprem
sırasında Van ve Erciş bölgelerinde 1,050,000 kişi
yaşamakta idi. Araştırmaya tabakalandırılmış örneklemle
(Kish Metodu) Van’dan 996, Erciş’ten 502 kişi alınmıştır.
Sosyodemografik veri formu aracılığıyla demografik bilgiler,
travmayla ilişkili deneyimler ve geçmiş psikiyatrik
öykü elde edilmiştir. Klinik bilgiler için Uluslararası Bileşik
Tanı Görüşmesi/ Composite International Diagnostic
Interview (CIDI)’nin TSSB, depresyon, distimi, sosyal
anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve
yaygın anksiyete bozukluğu modülleri kullanılmıştır.
Bulgular: Van depremi sonrasında deprem
mağdurlarında TSSB oranını %35.5 olarak bulduk. Binary
Lojistik regresyon analizi travmayla ilişkili , travma öncesi
ve sonrası kimi etmenleri TSSB için risk faktörü olarak
göstermiştir. Bu faktörler kadın olmak, depresyonda
olmak, aile üyelerini veya bir yakınını kaybetmek, ciddi
sağlık ve barınma sorunları yaşamak, işsiz,olmak, aile içi
ciddi çatışmaların varlığı, ciddi finansal zorluk, geçici yer
değiştirmedir. Sonuç: Araştırmamızın sonuçları depresyon,
kadın cinsiyet, travmayla ilişkili kayıplar yaşamaya ek
olarak geçmiş travmatik deneyimler gibi travma öncesi ve
sonrası kişide oluşan risk faktörlerinin TSSB gelişimde
önemli olduğunu göstermiştir. Bu nedenle travma
sonrası topluma dayalı çalışmalar afet öncesi ve sonrası
risk faktörlerine dayandırılarak yapılandırılmalıdır.
Post traumatic stress disorder among adults in the aftermath of 2011 Van-Ercis earthquake
Objective: The aims of the study were to: (i) screen for
PTSD among subjects older than 15 years old living in
the Ercis-Van region nine months after the earthquake;
and (ii) examine the socio-demographic, clinical and
trauma-related factors of PTSD diagnosis. Method: At
the time of the earthquakes, the population of Ercis-Van
region was 1,050,000. We selected 1498 participants in
these areas: 996 from Van and 502 from Ercis, centers
using a stratified sampling frame (Kish design).
Demographic information, trauma related experiences
and past psychiatric history was obtained via sociodemographic
survey. The PTSD module of the Composite
International Diagnostic Interview (CIDI), along with
depression, dysthymia, social anxiety disorder, obsessive
compulsive disorder, generalized anxiety disorder structured
interview modules were used to directly elicit clinical
information. Results: We found that PTSD was
prevalent 35.5% among Van earthquake survivors.
Analysis of binary Logistic regression showed risk factors,
which included some trauma related losses, pre and
post traumatic experiences. These risk factors are being
female, having depression, loosing any family members
or relatives, being unemployed, having serious familial
conflicts, severe financial loss, and temporary relocation.
Discussion: Our results indicate that in addition to being
women, having depression, trauma related losses, like
previous traumatic experiences, some pre and post traumatic
risk factors are important for development of
PTSD. Therefore, after the traumatic event, community
based interventions should be structured based on these
pre and post disaster risk factors.