Giriş: Üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere genç yetişkinler arasında yeme bozuklukları sıklıkla bildirilmiştir. Özellikle Pakistan’ın kuzey batı bölgesindeki öğrenciler arasında yeme bozukluğu prevalansı ve buna bağlı cinsiyete özgü belirleyiciler hakkında detaylı bilgi eksiktir. Mevcut kesitsel çalışma literatürdeki bu boşluğu doldurmak için tasarlanmıştır. Yöntem: Toplam 672 öğrenci (kız: %56, yaş aralığı: 18–26 yıl) kayıt yaptırdı ve ekim 2016 ile Aralık 2017 arasında toplandı. Yirmi altı maddelik Yeme Tutumu Testi, Diyet kalitesi İndeksi-Uluslararası, 10 madde Rosenberg’in özgüven ölçeği, Stunkard Figür Değerlendirme Ölçeği, 19 maddelik Pittsburgh Uyku Kalitesi Endeksi ve Global Fiziksel Aktivite Anketi kullanıldı. Vücut kompozisyonu ve antropometri standardize araçlar kullanılarak belirlendi. Yeme bozukluklarına (EDT) olan eğilimi değerlendirmek için E20 EAT-26 puanının düşürülmesi kullanıldı. Veriler uygun istatistiksel testler kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Ankete katılanların ortalama (SD) yaşı 21,7±2 idi. Toplam 103 (%15,3) öğrenci EDT’yi cinsiyetler arasında istatistiksel olarak hiçbir farklılık göstermedi. EDT’li öğrencilerin normal öğrencilere göre çok daha düşük bir diyet kalitesi vardı (p<0,001). EDT için risk faktörleri, kız öğrencilerde genç yaş (<20 yaş), kampüs içi ikamet, uyumsuz beden imgesi ve düşük uyku kalitesi, erkeklerde ise güçlü yaşam tarzı, aylık ödenek yetersizliği, düşük uyku kalitesi ve akran baskısı idi. Tartışma: Kayda değer sayıda öğrenci, bazı cinsiyete özgü risk faktörleriyle sağlıksız beslenme tutumuna yönelme eğilimi gösterdi. Bu öğrenciler normal öğrencilere göre daha düşük diyet kalitesine sahipti. Yemeğe karşı sağlıklı tutumları teşvik etmek ve daha iyi beslenme kalitesi, klinik yeme bozukluklarının gelişmesini engellemeye yardımcı olabilir

Introduction: Eating disorders have frequently been reported among young adults including university students. Detailed information on the prevalence and associated gender-specific determinants of eating disorders are lacking, particularly among students in the north western region of Pakistan. The current cross-sectional study was designed to fill this gap in the literature. Methods: Total of 672 students (female: 56%, age range: 18–26 years) were enrolled and data collected between October 2016 and December 2017. The 26 items Eating Attitude Test (EAT-26), Diet quality IndexInternational (DQI-I), 10 items Rosenberg’s self-esteem scale (SES), Stunkard Figure Rating Scale, 19-items Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) and Global Physical Activity Questionnaire (GPAQ) were used. Body composition and anthropometry were determined using standardized tools. A cut-off of =20 EAT-26 score was used to assess the tendency towards eating disorders (EDT). Data was analyzed using appropriate statistical tests. Results: Mean (SD) age of the respondents was 21.7±2 years. Total of 103 (15.3%) students showed EDT with no statistical difference between sexes. Students with EDT had a much lower diet quality than normal students (p<0.001). Risk factors for EDT, in female students included young age (<20 years), on-campus residency, discordant body image and poor sleep quality, while those for males were vigorous lifestyle, insufficient monthly allowance, poor sleep quality and peer pressure. Conclusions: A significant number of students showed a tendency towards an unhealthy eating attitude with some sex-specific risk factors. These students had poorer diet quality than normal students. Support to encourage healthy attitudes to eating and better diet quality could help to avert the development of clinical eating disorders.