Türk Psikiyatri Dergisi; 2018;29(4):279-290
Düşünce-Eylem Kaynaşması Deneyiminin Oluşturulması ve Düzeyinin Azaltılması Mümkün mü?
T Demirsöz, M Mısırlısoy, AN Karancı
Hacettepe Üniversitesi, Ankara
Amaç: Bu çalışma düşünce-eylem kaynaşması (DEK) deneyimini
oluşturmayı ve bu deneyimin katılımcıların değerlendirme süreçleri
üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlayan bir çalışmadır. Bu amaçla
öncelikle güçlendirilmiş bir paradigma kullanılmıştır. Bu paradigma
Cümle Tamamlama Görevi’nin ve Tekrar Tekrar Akıl Yürütme
Görevi’nin güçlü yönlerini bütünleştiren bir paradigmadır. Bu çalışma
ikinci olarak DEK deneyiminin düzeyini katılımcılara psikoeğitimsel
bilgi sunarak azaltmayı hedeflemektedir.
Yöntem: Çalışmada üç grup yer almıştır. Bunlar obsesif kompulsif
bozukluk (OKB) tanısı almış hasta grubu (52 katılımcı) ile obsesif
kompulsif (OK) belirtileri az olan (70 katılımcı) ve çok olan (47 katılımcı)
iki gruptur. DEK deneyimini oluşturmak için, katılımcılardan iki farklı
OK benzeri korkulan durum arasında tekrar tekrar olacak şekilde
nedensel bir ilişki kurmaları istenmiştir. DEK deneyiminin düzeyinin
azalabilmesi için de katılımcıların yarısı DEK ile ilgili, diğer yarısı
da stresle ilgili psikoeğitim (PE) metni okumuşlardır. Katılımcıların
değerlendirme süreçleri güçlendirilmiş paradigma öncesinde, sonrasında
ve PE sonrasında olmak üzere toplamda üç kez DEK-olasılık ve DEKahlak boyutları üzerinden ölçülmüştür.
Bulgular: Elde edilen bulgular temelinde DEK deneyiminin olasılık
boyutunun bu deneysel manipülasyon çerçevesinde elde edildiği
düşünülmüştür. PE metninin ise DEK-ahlak bileşeni ile kıyaslandığında
sadece DEK-olasılık bileşeni için etkili olduğu düşünülmüştür. Ayrıca,
beklentilerin aksine, DEK-olasılık bileşeni için OKB hasta grubundaki
katılımcıların puanları diğer gruplardaki katılımcıların puanlarından
anlamlı derecede farklılaşmamıştır. Yine beklentilerin aksine, DEKahlak bileşeni için OKB hasta grubundaki katılımcılar OK belirtileri
çok olan katılımcılardan anlamlı olarak daha düşük puan almışlardır.
Tartışma: İlgili literatür ışığında çalışmanın bulguları tartışılmıştır
Can Thought-Action Fusion Be Induced and Alleviated?
Objective: This study aims to examine the effects of the induction
of thought-action fusion (TAF) on appraisal process, by using an
enhanced paradigm which integrates the favourable aspects of Sentence
Completion Task (SCT) with Obsessive-Compulsive (OC)-like
perseverative reasoning (PR) task. The study also aims to evaluate the
effect of psychoeducation (PE) on alleviating the level of TAF-Induction
experience.
Method: A total of three groups were formed. The first group with
high OC traits (47 participants), a second with low OC traits (70
participants) were the two analogue groups; and a third group composed
of patients with obsessive compulsive disorder (OCD) (52 participants)
were used. For induction of TAF, all participants were asked to
construct a causal link between two OC-like feared situations in a
perseverative fashion. Later, for alleviation, while half of the participants
read psychoeducational information about TAF, the remaining half read
information about stress. Appraisal processes regarding TAF-Likelihood
and TAF-Morality components were assessed before and after enhanced
paradigm, and after PE.
Results: With the current methodology, the likelihood component
of TAF could be obtained by the induction of experience. PE about
TAF appeared to be effective only on TAF-likelihood component when
compared to TAF-morality component. Contrary to the expectations,
there was no difference between OCD group and the two analogue
groups on TAF-Likelihood scores. In addition, also unexpectedly,
participants in the analogue group having high OC traits had
significantly higher scores on TAF-Morality compared to OCD group.
Discussion: Clinical implications are discussed in the light of literature.