Eşitsizlik, topluluklar arasında önlenebilir, haksız veya düzeltilebilir farklılıkların olması olarak tanımlamaktadır. Dünya üzerinde yaşayan 7 kişiden 1'si aşırı yoksulluk düzeyinde yaşamaya çalışmaktadır. Sağlıkta eşitlik, bireylerin kendi sağlık potansiyeline ulaşmak için adil bir fırsata sahip olmaları ve bu potansiyeli kullanmada kimsenin dezavantajlı durumda olmamasıdır. Ruhsal hastalıklar düşük ve orta gelirli ülkelerde daha fazla görülme eğilimindedirler. Aynı toplum içinde kadınlar, düşük gelir ve eğitim seviyesine sahip olanlar, işsiz olanlar, etnik ayrımcılığa uğrayanlar ve farklı cinsel tercihe sahip olanlar öncelikli olarak risk gruplarını oluşturmaktadırlar. Yarattığımız bu toplumsal yapı aramızda en zayıf olanların daha fazla hasta olmasına ve yine onların daha az sağlık hizmeti olanaklarına sahip olmasına neden olmaktadır. Bir hekimin bunu kabul etmesi mesleğinin bilimsel birikimi ve iyi hekimlik geleneği ile örtüşmemektedir.

Inequality is defined as preventable, unfair or improvable variations between groups. One out of 7 people living in the world is struggling to live in extreme poverty. Equality in health consists of equal opportunities for individuals to achieve their health potential and no one being disadvantaged in utilizing this potential. Mental disorders tend to be more prevalent in countries having low or intermediate income. Within the same community female gender, those with lower income and education level, unemployed individuals, those who are subject to ethnic discrimination and who have different sexual preferences comprise the primary risk groups. The community structure we have created results in the disadvantaged individuals to be more unhealthy and to have less health service opportunities. The acceptance of this situation by a physician does not coincide with his/her scientific build-up and good clinical practice.