Amaç: Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) olan hastalarda uyku kalitesi ve özkıyım ilişkisine yönelik veriler sınırlı- dır. Bu çalışmada OKB hastalarında uyku kalitesindeki bozulma ile özkıyım arasında bir ilişki olabileceği hipotezimizi kontrol grubuyla karşılaştırarak araştırmayı amaçladık. Yöntem: Çalışmaya 50 OKB’li hasta (31 kadın, 19 erkek) ve psikiyatrik bozukluğu bulunmayan 40 kişiden oluşan kontrol grubu (24 kadın, 16 erkek) alındı. OKB hastalarının ve kontrol grubunun genel sosyodemografik özellikleri ve OKB hastalarının klinik özellikleri değerlendirildi. OKB hastalarına Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği (YB-OKÖ), Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKÖ), İntihar Davranışı Ölçeği (İDÖ), kontrol grubuna PUKÖ ve İDÖ uygulandı. Bulgular: Elli OKB hastasının altısında (%12) yaşam boyu özkıyım girişimi, 20’sinde (%40) yaşam boyu özkıyım düşüncesi öyküsü vardı. OKB hasta grubunda PUKÖ-2, PUKÖ-3, PUKÖ-5, PUKÖ-6, İDÖ-1, İDÖ-2, İDÖ-3 ve İDÖ-toplam puanları kontrol grubundan anlamlı düzeyde yüksekti. Yaşam boyu özkıyım düşüncesi olan hastalarda olmayanlara göre PUKÖ-1 ve PUKÖ-6 puanları, yaşam boyu özkıyım davranışı olan hastalarda olmayanlara göre PUKÖ-6 puanları anlamlı düzeyde yüksekti. OKB hastalarında İDÖ toplam ve alt ölçek puanları ile PUKÖ toplam ve alt ölçek puanları arasındaki korelasyonlar değerlendirildiğinde İDÖ-1 puanı ile PUKÖ-1 ve 6; İDÖ-3 ve toplam puanı ile PUKÖ-6 arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyonlar saptandı. Hasta grubunda saptanan bu korelasyonlar kontrol grubunda gözlenmedi. Sonuç: Bu çalışmanın sonucunda OKB hastalarında son bir aydaki öznel uyku kalitesi ve ek uyku ilacı alımının geçmişteki özkıyım düşünce ve girişimleri ile ilişkili olabildiği gösterilmiştir. Bize geldiğinde öznel uyku kalitesinde bozukluk olan ve ek ilaç kullandığını saptadığımız OKB hastalarının özkıyım açısından daha sık aralıklarla izlenmesi uygun olabilir. Bu konuda yapılacak daha fazla OKB hastanın yer aldığı izleme çalışmalarına gerek vardır.

Objective: The data about sleep quality and suicide relationship in patients with obsessive-compulsive disorder (OCD) is limited. In this study, we aimed to investigate the hypothesis that there might be a relationship between sleep quality and suicide in the OCD patients with compare the control group. Methods: A total of 50 patients with OCD (31 female, 19 male) and 40 healthy (24 female, 16 male) individuals as a control group were included in the study. A data form for sociodemographic features, one other forms for clinical characteristics of OCD and Yale Brown Obsessive Compulsive Scale (YB-OCS) have been filled by clinician. After the interview, all patients completed Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) and Suicide Behavior Scale (SBS). Results: Six (12%) of the OCD patients had lifelong suicide attempts and twenty (40%) had lifelong suicide ideation. When OCD patients and healthy controls were compared, PSQI-2, PSQI-3, PSQI-5, PSQI-6, SBS-1, SBS-2, SBS3 and SBS total scores in patients with OCD were higher than healthy controls. In patients group with lifelong suicide ideations, PSQI-1 and PSQI-6 scores were higher. In patients group with lifelong suicide attempts, PSQI-6 scores were higher. In OCD patients, statistically significant correlations were detected between SBS-1 and PSQI-1, PSQI-6; SBS-3 and PSQI- 6. This correlations were not observed in the control group. Conclusion: As a result of this study, it has been shown that the subjective sleep quality of the last 1 month in OCD patients and the intake of additional sleeping pills may be related to past suicidal thoughts and attempts. It may be appropriate to monitor OCD patients with subjective sleep quality impairment and use of additional medication more frequently in terms of suicide risk. In this issue, follow-up studies are needed to include more OCD patients.