Klinik deneyimler, birinci basamak sağlık hizmeti kuramlarında ve psikiyatri kliniklerinde görülen birçok hastanın, değişik yoğunluklardaki anksiyete ve depresif belirtilerin bir karışımını gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Son yıllarda yayınlanan makalelerde, bu konu, özellikle komorbidite açısından tartışılmaktadır. Anksiyete ve depresyonun karışımı üzerine olan bir diğer yaklaşım, "subsendromal kavram " olarak tanımlanmaktadır. Özgül bir anksiyete bozukluğu ya da depresif bozukluk tanısını karşılamayan, sınırlı ve eşit yoğunlukta anksiyete ve depresyon belirtilerinden yakınan hastaları tanımlayan karışık anksiyete ve depresyon bozukluğuna, yeni bir tanısal kategori olarak ICD-10 sınıflandırmasında yer verilmiştir. Bu makalede, içiçe geçen anksiyete ve depresyon belirtileriyle ilişkili klinik ve teorik konular gözden geçirilmiştir.

Clinical experiences suggest that many patients seen in primary care settings and in psychiatry clinics display a mixture of anxiety and depressive symptoms of various intensities. The current literature discusses this issue mainly within the concept of comorbidity. In addition, there is another perspective on mixture of anxiety and depression, called the "subsendromal concept". Mixed anxiety and depressive disorder is one of the new diagnostic category introduced in the ICD-10, which define patients suffering from symptoms of anxiety and depression of limited and equal intensity who do not full fill criteria for either one of these diagnosis. The clinical and theorical issues related to this overlapping symptomatology are reviewed in these paper.