Sağlık sisteminde insanın kendi hayatını sonlandırması öncelikle etik bir prensiptir. 1970 lerin başlarında hastalıklarında iyileşme olmayan bazı hastalar yaşam sürdürücü teknolojileri sorgulamaya başladılar ve ölüm hakkı hareketi gelişti, yaşamın sonlandırılması ile ilgili kararlar üzerinde etkili oldu. Bazı Avrupa ülkelerinde ve ABD eyaletlerinde yasal hale gelmiş; ötanazi, klinisyen destekli intihar, hızlanmış ölüm isteği kavramları bu ve diğer ülkelerde hala tartışılmaktadır. Günümüzde gerçek anlamıyla hızlanmış ölüm isteği, ötanaziyi tüm boyutlarıyla araştıran bazı önemli çalışmalar yapılmıştır.

Self-determination is a primary ethical principle in health system. Beginning in the 1970s, some people began to question the use of life-sustaining technological medicine for patients who were not recovering from their illness and a right-to-die movement grew and influenced end-of-life care decisions. Legal in some European countries and US states, wish to hasten death, physician-assisted suicide and euthanasia remain under debate in these and other countries. Nowadays some studies were conducted with the aim of understanding better the real meaning of the wish to hasten death, euthanasia all their aspects.