Nöropsikiyatri Arşivi; 2013;50(3):256-262
Kraepelin Ölçütlerine Uyan Şizofreni Hastalarında Klinik, Nörokognitif, Yapısal Görüntüleme ve Dermatoglifik Özellikler
H Güleç , SU Kaymak, M Bilici, A Gangal, T Kayıkçıoğlu,A Sarı, Ü Tan
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon
Giriş: Yüzyıl önce Kraepelin, şizofreninin ayırt edici özelliğinin, ilerleyici olarak
kötüleşme göstermesi olduğunu belirtmiştir. Şizofrenide Kraepelin ölçütleri
beş yıl boyunca (i) sürekli hastane yatış hikâyesi, yatmayanlarda günlük yaşam
aktivitelerinde başkasına tam bağımlılık, (ii) gerçek bir iş edineme ve (iii) tam
düzelmenin yakalanamaması olarak tanımlanmıştır. Bu araştırmada Kraepelin
ölçütlerini karşılayan şizofreni hastalarının klinik görünümleri ve yapısal biyolojik
özelliklerinin Kraepelin ölçütlerini karşılamayan şizofreni hastaları ve sağlıklı
kontrollerle karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Yöntemler:
Kraepelin ölçütlerini karşılayan 17 ve bu ölçütlerin dışında kalan 30
şizofreni hastası ile 43 sağlıklı birey örneklemi oluşturdu. Klinik özellikler Klinik
Global İzlenim (KGİ) Ölçeği, Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği (PANSS) ile bilişsel
işlevler Frontal Değerlendirme Bataryası (FDB), Sözel Akıcılık (SA) ve Renk İzleme
Testleri (RİT) ile değerlendirildi. Yapısal özelliklerin değerlendirilmesinde beynin
manyetik rezonans (MR) görüntülemesi ve dermatoglifik değerlendirilmesi yapıldı.
Bulgular:
Şizofreni grupları arasında hastalık süresi, yatış öyküsü, intihar öyküsü,
geliş şekli, stresör varlığı, tedavi açısından farklılık yoktu. Kraepelin ölçütlerini
karşılayan şizofreni hastalarında aile öyküsü ve ilaca yanıtsızlık daha yüksek oranda
saptandı. Kraepelin ölçütlerini karşılayan şizofreni hastalarında PANSS’ın tüm alt
ölçekleri ve KGİ puanları daha yüksekti. Kraepelin ölçütlerini karşılayan grubun
diğer şizofreni hastalarına göre bilişsel işlevlerden yalnızca kategori akıcılığında ve
RİT-I’de farklılık gösterdiği saptandı. Üç grup arasında MR ve dermatoglifik ölçüm
değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark belirlenmedi.
Sonuç:
Kraepelin ölçütlerini karşılayan şizofreni grubunda performansın düşük
saptandığı kategori akıcılığı, dejeneratif süreçlerde önemli bir gösterge kabul
edilmektedir. Şiddetli klinik belirtiler, ailesel özellik ve tedaviye yanıtsızlığın bu grupta
toplanması gelecekte küme analizini içeren bir yöntem ile çalışmalar yapılması
gereğine işaret etmektedir. (
Clinical, Neurocognitive, Structural Imaging and Dermatogliphics in Schizophrenia According toKraepelin Criteria
Introduction: A century ago, Kraepelin stated that the distinctive feature of
schizophrenia was progressive deterioration. Kraepelin criteria for schizophrenia
are: (1) continuous hospitalization or complete dependence on others for obtaining
basic necessities of life, (2) unemployment and (3) no remission for the past five
years. We aimed to determine the clinical appearance and structural biological
features of Kraepelinian schizophrenia.
Methods:
The sample consisted of 17 Kraepelinian patients, 30 non-Kraepelinian
schizophrenic patients and 43 healthy controls. The Clinical Global Impressions
(CGI) and the Positive and Negative Syndrome Scales (PANSS) were used for
clinical assessment. The Frontal Assessment Battery (FAB) and the Verbal Fluency
and Color Trail Test (CTT) were included in the cognitive battery. Brain magnetic
resonance imaging and dermatoglyphic measurements were performed for
structural features.
Results:
Duration of illness, hospitalization, suicide attempts, admission type,
presence of a stressor and treatment choice were similar between the two
patient groups. Treatment resistance and family history of schizophrenia were
more common in Kraepelinian patients. PANSS and CGI subscales scores were
also higher in this group. Only the category fluency and CTT-I were different in
Kraepelinian patients in comparison to the other patient group. Structural findings
were not different between the three groups.
Conclusion:
Category fluency, which was lower in Kraepelinian patients, is an
important marker of a degenerative process. The collection of severe clinical
symptoms, family history of psychiatric illness and nonresponse to treatment in this
particular group of patients points to the need to conduct further studies including
cluster analysis in methodology.